rüştü erdelhun

entry18 galeri
    17.
  1. askerlik yapmış olan herkesin de bileceği üzere, bu görevdeki en büyük ayıp "üstlerine karşı gelme-isyan" dır. hiçbir yerde bunun affı-mazur görülmesi sözkonusu değildir, tabii muz cumhuriyeti kıvamındaki ülkeler hariç.

    bu mikrobun bulaştığı ordular (yani askerin politika yapması) asıl işlevlerinde çok güçsüzleşir. dünyanın her ülkesinde darbe yapan orduların asıl işlevlerinde ne kadar yetersiz durumlara düştükleri çok kolayca görülebilir.
    zaten atatürk te bu durumu bizzat gözlemlediği için yeni devleti kurduğunda ilk işlerinden biri ordunun politikadan ayrılmasını sağlamak olmuştur.

    maalesef bizim ordumuzda bu ahlaki sorun 1909'dan buyana birkaç defa sözkonusu oldu. 1909'da darbe ile padişahı deviren ordu hızlı şekilde politize olup kendi içinde bölündü, ve 1912 balkan savaşında utanç verici mağlubiyetler aldı. bu konu araştırılırsa balkan savaşı sırasında rakip siyasi pozisyondaki subayların karşı görüşteki subayların birliklerini adeta düşmana teslim eder tarzda davrandıklarının çok örneği görülebilir.
    eğer karşımızdaki ülkeler savaşı kazanıp kendi içlerinde paylaşım kavgasına girmeselerdi, 1. balkan savaşı sonunda istanbula girebilecekleri kesinleşmişti.

    yakın zamanlardaki 1960 ve 1980 darbeleri, 1971 yarı-darbesi ordunun disiplinini, subayların mesleki ve sevk-idare kapasitelerini büyük ölçüde düşürmüştür.
    nasıl olmasın ki, generaller yüzbaşılara selam durup tekmil verir hale getirilmişti.

    1980 darbesi bu yönden biraz farklıdır.
    darbe emir-komuta zinciri içinde yapılmıştı, ordu içinde politik parçalanma-rekabet görülmüyordu, ancak sonradan bunun sadece görünüşte olduğu, ordudan atılan yada pasifize edilen subayların çok yüksek sayıda olmasından anlaşıldı.
    ayrıca bu son başarılı darbe orduda politizasyonu kalıcı biçimde yerleştirdi: herşeyin tek geçerli ölçütü belli çerçevede "atatürkçülük" olarak belirlendi; mesleki yeterlilik, çalışkanlık, zeka, ahlak... hep önemsiz detaylar haline indirgendi.
    asıl dallarında çok parlak oldukları halde yukarıdan belirlenen atatürkçülük kıstaslarına yeterli ölçüde uymadıkları düşünülen subaylar çöp edildi, ortalık atatürkçü geçinen ama mesleki kalitesi vasat altı olanlara kaldı.

    sonraki 1997 yarı-darbesi ve 2007 "sanal darbe girişimi" de bu yapılanmanın sonucudur.

    son 5-6 yıldır (belki de bu kuruluşa karşı tezgahlanan balyoz-ergenekon gibi oprasyonların da etkisiyle) tsk yeniden yapılanıyor, içlerindeki politize olmuş unsurları kenara itmeye çalışıyor gibi.
    göründüğüne göre asıl olması gereken forma ve pozisyona girme yolunda, yani asıl işlevlerine odaklanma ve siyasi hedefler gütmeme şeklinde.

    birkaç hafta önce yaşanan (aslında kıytırık bir operasyon olan) süleyman şah mezarının nakli sırasındaki bir resim, bu konuda ümit veriyor; artık kirli bir dönemin geçmişte kaldığını düşündürüyor: masada asıl amir olan başbakan, yanında işin teknik sahibi olan gkb, kuvvet ve ordu komutanları; beraberce işi takip ediyorlar.
    her ne kadar sözkonusu iş oldukça basit bir operasyon olsa da, şekil itibariyle başbakanın amirliği, generallerin de işi asıl yürüten kişiler olarak işbirliği bu tabloyu değerli kılan. yani gelişkin bir batı ülkesindeki gibi.
    1 ...