bazı durumlarda semboller önemlidir.
bazı durumlarda ufacık bir toprak parçası için savaş göze alınır.
Örneğin ingiltere binlerce km uzaklıkta ufacık bir ada (falkland)için arjantinle savaşı göze almış.
bu savaş sonucu ingiltere'nin kayıpları
258 ölü
777 yaralı
115 esir
10 Sea Harrier
24 helikopter
2 destroyer
2 fırkateyn
1 çıkarma gemisi
1 amfibi botu
1 konteyner gemisi
şeklindedir. http://tr.wikipedia.org/w...Falkland_Sava%C5%9F%C4%B1
falkland adasının 2.000 nüfuslu olduğu ve orada sadece 500 ingiltere vatandaşı olduğu düşünüldüğünde
"ne gerek vardı bu savaşa" diye düşünen ak şekerler çıkacaktır! "o kadar paraya arazi kapatırdık" diyen ak şekerler de çıkacaktır!
aslolan toprak parçasının büyüklüğü küçüklüğü değil oranın vatan olmasıdır!
bir ülkenin egemenlik haklarının çiğnenmesidir!
akp'nin yaptığı gibi mahalle jargonu ile konuşayım.
mesele karizmanın çizdirilmemesi meselesidir.
ancak süleyman şah olayı göstermiştir ki biz sadece karizmayı değil kestaneyi de çizdirdik!
en iyi savunan akp'li bile "toprak kaybetmedik yerini değiştirdik" diyor!
vatan toprağının taşınabilir olduğu düşüncesi çok doğal geliyor onlara!
gerçi her türlü rezalet doğal geliyor.
kpss'siz atama yapılmasını bile "kur'an akrabaların kollanmasını emreder" diye savunan yozşalmış bir güruh var.
neyse dönelim konumuza
***
son dönemde skandal üzerine skandal yaşanıyor.
akp mirasyedi hayırsız evlat gibi!
emekle kazanılmayanı rahatça harcayabiliyor!
bu işin buralara varacağı binbir emekle kurulan devlet kuruluşlarının özelleştirilmesinden belliydi.
efenim
yunanistan'ın 16 ada ve 1 kayalığı işgal ve ilhak ettiği akp'nin buna ses çıkarmadığı ortaya çıkmıştır!
konu tabi ki yandaş basında yer almıyor.
ümit özdağ'a kulak verelim. vatanın nasıl parça parça satılmaya başlandığını hep birlikte görelim.
--- alıntı ---
AKP Hükümeti, Orta Doğudan ricat anlamına gelen Türk Mezarı resmi adı ile Süleyman Şah Saygı Karakolunun üzerinde olduğu toprağı IŞiD terör örgütüne terk ederek, Türkiye sınırına 180 metre uzaklıkta bir bölgeyi yeni mezar yeri olarak ilan etmenin toprak kaybetmek anlamına gelmediğini söylüyor. ilk bakışta öyle. Ne kadar toprak bıraktı isek o kadar aldık. Oysa mesele öyle değil. Bıraktığımız topraklar devletler hukuku tarafından Türkiye Cumhuriyetinin toprakları. Aldığımızı ileri sürdüğümüz topraklar ise fiilen işgalci konumda olduğumuz topraklar. Hiçbir uluslararası anlaşmaya dayanmadığı gibi Suriye Hükümetinin itiraz ettiği bir yer değiştirme söz konusu. Ancak bir an için AKP Hükümetinin gerekçesini doğru ve haklı kabul edelim. Bıraktığımız kadar toprak aldık. Tehlike geçince geri gideceğiz. (Tabii bu husus vatan topraklarının tehlike anında terk ve taşınabilirliğini kabul etmektedir.)
Peki, Suriyede vatan topraklarını bırakıp yerine yenisini aldık Egede bıraktığımız adaların ve kayalığın yerine ne aldık? Konuyu bilmeyen okuyucu, kendi kendisine bu da nereden çıktı diyebilir. Yunanistan; 2004 ve sonrasında Egede Kanuni ve IV. Mehmet döneminde fethedilen, Atatürkün Lozanda vermediği ve 1936 yılında Şükrü Kayanın T.C. envanterine kaydettiği, ingiliz ve Amerikan haritalarında Türk Adası olarak gösterilen 16 ada ve bir kayalığı AKP döneminde Ekim-Kasım 2004ten başlayarak işgal ve fethetmiştir.
31 Aralık 2008de Yunan helikopterinin, Bulamaç Adasında Türk hava sahasını ihlali üzerine Genelkurmay Başkanlığı ihlali sitesine koymuştur. Türk Dışişleri Bakanlığı ihlal haberinin siteden çıkarılmasını Genelkurmay Başkanlığından istemiştir. Bunu üzerine Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığından toplantı istemiştir. Bu toplantıda Dışişleri Bakanlığından katılan diplomatlar işgali kabul ederek, işgalin sonlandırılması için siyasi karara ihtiyaç olduğunu belirtmişlerdir. Toplantı arasında Türk diplomatlar Türk subaylarına işgalin hükümetin bilgisi dahilinde yapıldığını açıklamışlardır. Yapılan araştırmada Yunanistanın Lozan Anlaşmasında (12. ve 15. Maddeler) verilmeyen 11 ada 1 kayalık ile 17-30 Mayıs 1913 Londra Anlaşmasında verilmeyen 5 ada olmak üzere 16 ada ve 1 kayalığı işgal ve ilhak ettiği ortaya çıkmıştır. AKP Hükümeti bu işgale AB tam üyeliği sürecini rahatsız etmesin diyerek göz yummuştur. işgal altındaki adalar şunlardır: Ege Denizinde; Koyun, Hurşit, Fornoz, Eşek, Nergizçik, Bulamaç, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba ve Ardacık adaları ile izmir ilimizin sınırları içinde olan Venedik Kayalıkları... Akdenizde, Girit Adası etrafındaki Yunan işgali altında olan Türk adaları; Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi ve Koufonisi adaları... Adaların bazılarını işgalden sonra Yunan Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı ziyaret etmişlerdir.
Bazıları Aydın il sınırları içinde kabul edilen ve resmen sit alanı olan Yunan işgali altında olan adalara, hızlı bir biçimde kilise inşa edilmiştir. Anılan kiliseler Fener Rum Patriği Bartholomeosun doğrudan yetkisi altında, ruhani/dini otorite alanı içindedir. Yani, Patrik Bartholomeos, Türk adalarındaki Yunan işgaline ortak olmuş ve kendi nüfuz alanını genişleterek adalarımızı kendi ruhani otorite alanına katmıştır.
TRT, 26 Aralık 2012 tarihinde 16 Ada Yunanistana geçti haberini vermiştir.
Dışişleri Bakanı Davutoğluna, işgal edilen adalar ile ilgili olarak MHP ve CHP milletvekilleri tarafından soru önergesi verilmiştir. Davutoğlu, bazıları Büyükadadan daha büyük adalar için adacık demiş, Dışişleri Bakanlığı TBMMye verdiği cevapta Görüşmeler devam ediyor diyerek TBMMyi yanıltmıştır. Çünkü Yunan Dışişleri Bakanlığı iki gün sonra bu cevaba atıfta bulunarak; Herhangi bir görüşme yok. Adalar, Yunan adasıdır cevabını vermiştir. MGK üyesi Milli Savunma Bakanı ismet Yılmaza, CHP Milletvekili Nurettin Demir tarafından soru önergesi veriliyor. Önergedeki 4 sorudan birinci soru, işgal edilen adalar ile ilgili. Yılmaz, 24 Eylül 2012 tarihinde verdiği yazılı cevapta, birinci soruyu pas geçip diğer üç soruya cevap veriyor. Ne de olsa işin ucunda TCK 302den, Vatana ihanet suçundan yargılanmak var.
Bu konuyu Türkiyenin gündemine taşıyan ve mücadelesini en ön safta yapan kişi ise emekli Kurmay Albay Ümit Yalım. Ümit Yalım, 2008den itibaren işin içinde toplantılara katılan heyetin bir üyesi. Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri.
Şimdi Davutoğlunun cevaplaması gereken soru, Egede Yunanistana teslim ettiğiniz adalar karşılığında hangi toprakları aldınız?