la transparence du mal

entry7 galeri
    4.
  1. jean baudrillard, kitabında insani değerleri giderek kaybettiğimizi, 1960'ların cinsel devriminin cinsel özgürlüğe değil travestiliğin hükümranlığına, kadın-erkek kategorilerinin birbirine karışmasına neden olduğunu söyler. sanatta devrim ile iyi-kötü gibi estetik düzeye dair kategorilerin terk edilerek kötünün de kötüsü türünden trans-estetik kopyaların hayatlarımızı doldurduğunu, her şeyin makineleştiğini, politikanın sonuna yol açan politik devrimin eski politik biçimlerin simülasyonu olan trans-politikanın egemenliğini kurduğunu savunur.

    yazar kitabında kötülüğün şeffaflığı kavramını şu şekilde açıklar: bazı sınırların ötesinde, neden-sonuç ilişkisi kalmadı. sistem tümüyle durgunluk içinde deviniyor. insan haklarının yayılması ve liberalleşme bir tür kendiliğinden terörizmi doğurdu. kişi artık kendi kendisiyle çatışmaktadır. iletişim yüzünden bu toplumun kendisine karşı alerjisi artıyor. kendi genetik, biyolojik ve sibernetik varlığı karşısındaki şeffaflık yüzünden beden, kendi gölgesinden bile alerji kapıyor. yadsınan tüm ötekilik hayaleti kendi kendini yıkan bir süreç olarak diriliyor. işte bu kötülüğün şeffaflığıdır.

    kitabın en etkileyici bölümlerinden biri kökten egzotizm başlığı altında incelenen fotoğraf konusudur. baudrillard, fotoğrafın yaban ve ilkel olan her şeyle, en temel egzotizmle, nesnenin yani ötekinin egzotizmiyle yakınlığının, yolculuğun kökenine yakınlığından geldiğini ileri sürer. yazara göre fotoğraf çekme isteği şu saptamadan kaynaklanır: bütünsel bir perspektif içinde anlam açısından bakılan dünya oldukça hayal kırıcıdır. ayrıntıda ve aniden yakalanarak görüldüğünde ise kusursuz bir apaçıklık içindedir.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük