-yazlıktan döndüğümüzde aşık olduğum kişinin evlendiğini öğrenince çok üzülmüştüm. gelin hanıma provokasyonlarda bulunmuştum çocuk aklımla. en son -istemeden- topuklu ayakkabısının topuğunu kırdım. korkudan çamurla yapıştırıp güneşte kuruttum. giyer giymez dengesini kaybedip düşmüş. apartmandaki veletlerden biri benim yaptığımı ispiklemiş. ama gerçekten isteyerek yapmamıştım, benim yaptığımı öğrenince triplere girdi. anneme şikayet etti. annem de tutturdu özür diliceksin diye. yauu ben bu karıya ifrit oluyorum bir de özür mü dilicem. bi çaresini bulup bu özür işinden yakayı kurtarmam lazımdı. neyse ben küçükken hz Süleyman misali börtüyle böcekle pek haşır neşirdim. yine bahçede böceklerle oynarken, özlem ablanın -namı-ı diyar gelin hanımın- beni tiksinerek izlediğini gördüm. demek sen böceklerden tiksiniyorsun he diyip şeytani planlar yaptım. bir kavanoz börtü böceği kuruttum. neyse akşam oldu özlem abla işten geldi. bahçede yakaladım. ayakkabının topuğunu kırdığım için özür dilerim özlem ablacığım dedim. yumuşayıp sarıldığı anda arkamda sakladığım içi kurutulmuş böcek kavanozunu gömleğinin içine boca ettim. sırtından akan böcekleri hissettiğinde bir zıplayışı vardı ki görülmeye değer. uzaktan bizi izleyen Alper abi -aşık olunan muhterem- bizi izleyip kıkır kıkır güldü. Alper abinin dediğine göre saatlerce banyo yapmış, o tiksintiden kurtulamamış. kadın anam bu olayı duyduğu anda sinirleri halaya kalktı. elimden tutup kendi kontrolünde özür diletti. tam sarılacaktım ki aman aman kalsın cebinden yılan falan çıkarır koynuma atar dediydi. özür diliyoruz da yaranamıyoz hallaaam.
-bir de sihirbaz misali fincanın içine tuz koyup hokus pokus diyip sümüklü böcekleri fincanla kapatıp, zavallı böcekleri eritirdim. sonra mahallenin salak veletlerine bak ben büyücüyüm sizi de böyle yakarım diye de tehdit ederdim.