bolero; bir insanın çok yüksek bir yerden, bir uçaktan atlaması gibidir. başlangıçta hızı sıfırdır, ağır aksak varla yok arası bir tını, şayet sonu bilmiyorsanız hemen hiç bir heycan duymazsınız. tek bir ses, sabit bir ivme ile trampet çok uzaklardan geliyormuş gibi tımbırdar. daha sonra yan fülüt bütün bedenizi okşamaya başlar. ritimden sonra başlayan bu hava akımı düşüşe kadar eşlik edecektir. ama yavaş yavaş sarar tüm bedenizi, hafif hafif hiç rahatsız etmeden bütün ruhunuzu ele geçirir. yaylılar ritme eşlik etmeye başlar hava akımı doyuma ulaştığında. burada artık fiziksel olarak limit hıza gelinmiştir. bundan sonra hiç bir değişiklik olmayacaktır ama sonun yaklaşması, yere çakılma bilincine varmanız heycanınızı ve kalp atışlarınızı artıracaktır. hızın limite ulşaması ile yere çakılmanız arasında bir flarmoni orkestrasının bütün aletlerinin seslerini teker teker duymak vardır. bu sınırdaki doygun hızda ruhunuz, tanrı ile, geçmiş ile iyilikler ve kötülükler ile mücadele eder. duyduğunuz her enstruman bir duygu seline ve heycan dalgasına neden olacaktır. kah ilk sevgiliniz, ilk öpücük; kah boğarak öldürdüğünüz civciv...
...ve son, inanılmaz bir gürültü ve sıradan bir ritimle gelecektir. insanı bu kadar sıradan bir müzikle bu kadar heycanlanmasının nedeni tanrının yıldırımları gibi gürültülü ve görkemli sonudur. herkes ravel'in yarattığı bu tanrı süluetini ilk dinlediğinde tapınmaktan başka yapacak bir şey bulamaz.
aşağıda ünlü şef daniel barenboim' in berlin flarmoni ile verdiği efsane konser kaydı bulunmaktadır.