"eşitlik" denince biyolojik farklılıktan beslenen cahil beyinler kadınla erkek eşitse aynı işte çalışsınlar o zaman gibi saçma salak yorumlara giriyorlar. Erkekler kendi içinde tek tip mi ki peki? Erkekler biyolojik açıdan çeşit değil mi? Sonuçta Türkçe'nin yetersiz kaldığı bir noktadan bakıyoruz.
Cinsiyet dediğimiz şey ingilizce'de iki farklı kavrama karşılık geliyor: Gender ve Sex. Sex dediğimiz şey biyolojik cinsiyet: Kadın, Erkek ya da üçüncü tür cinsiyetler. Ancak eşitlik olgusunu tartıştığımız alan "Toplumsal Cinsiyet" anlamına gelen ve tamamen sosyolojik bir olgu olan Gender kavramı ile ifade ediliyor. Ne yazık ki bizde her ikisi de "cinsiyet" ile tanımlandığında cinsiyetler eşit olmaz ki diye sığ bir yorumla karşı karşıya bırakılıyoruz.
Kadını ancak "evde" koruyabilen (en azından öyle bir hava yaratan) bir iktidar, bu alanda bile iki yüzlü. Bugün kadın cinayetlerinin sorumlularının başında kocalar geliyor. Kadın, evden çıkmamalı, gülmemeli, akşam evde olmalı, okumamalı, beş çocuk doğurmalı, malı meli malı meli... bitmiyor bunlar. Cinayetler de. Erkeğin sorumluluğu nerede başlıyor peki? islam'da belki de en önemli püf noktası niteliğinde olan "irade" konusunun muhattabı niye sadece ve sadece kadın oluyor? Niye erkek sorumluluğunu alamadığı organının gücünü kendinde görünce "erkek" oluyor?
Burada üzerinde dura dura söylediğimiz şey, toplumsal cinsiyetin eşitliği, her insanın biyolojik cinsiyetinin ne olduğunun bir önemi olmaksızın toplum gözünde bir insan olarak eşit değer görmesidir istenilen. Ancak son dönemde özellikle genç kızlara yönelik artan bu şiddetin tek bir amacı var: KORKU iMPARATORLUĞU kurmak. Korkutmak ve evlere tıkmak, korkutmak ve kıyafetler üzerinde psikolojik bbaskı kurmak. Kaçırılan yakılan kızların başı örtülü olsaydı, iktidar çıkar "biziiiim başı örtülü kızlarımızaaaaaa..." diye başlarlardı siyasal yorumlarına. Başı açık olunca konu siyasal olmuyor mu? Bu, kızların bunu hak ettiği anlamına mı geliyor? Başı örtülü de olsa açık da olsa bu durum siyasal bir sorundur, sorumlusu siyasal iktidardır. Siyasal iktidar, insanları evlere hapsetmedeni kıyafetleri zorlamadan mevcut tercihlerini istedikleri bir ortamda hür ve güvenlice yaşayabilecekleri bir ortamı sağlamakla mükelleftir. Çözüm diye öne sürülen ikinci öğretim derslerinin öne çekilme fikri sadece ve sadece bağnaz fikirlerin kendilerini meşrulaştırma amacı taşır. Demokrasi, vatandaşlara maksimum güvence ve güven sağlayarak hürce hareket etmelerini vaat eder. Yoksa totaliter toplumlarda evde herkes "huzurla" yaşayabilir. Ama hem ben demokrasiyim deyip hem totaliter yöntemlerle güvence sağlayabiliyorsanız iki yüzlüsünüzdür, en azından bunu kabul edin.