aytuğ akdoğan

entry68 galeri video1
    47.
  1. Huzeyfe Yıldız'ın kendisi hakkındaki yazısı.

    Gündemden Silinmeye Yüz Tutmuş Bir isim

    Aytuğ Akdoğan. Zamanında çok fena hayranıydım bu yazarın. "Yazar mı dedim? Alışkanlık işte" (uludağsözlük). O bir çocuk. Yani en azından Türkiye'deki yaş ortalamasına göre öyle. Bir adet kitap yayınladı. Henüz 17 yaşındaydı, 18'ine yakın zamanda bastı.

    Bu yaşta nasıl yapabiliyor diyordum. Kolay değil, hayır kesinlikle değil. Ama inandığım ve sevdiğim şeylerin araştırmasını da yapmayı severim. işte buraya kadardı benim bu çocuğa karşı hayranlığım...

    14'ünden itibaren yazmaya başlamış biri. Bir blog sayfasının yazarlığıyla. (aytugakdogan.blogspot.com) yazıları fena değil. Ama üslup, konu içeriği ve kendini muhteşem görme arzusu bütün yazdıklarını silmiş, üstüne nefret duygusunu oluşturmuştu. Sadece bende değil bu öfke falan. Sözlüklerde de var. Forumlarda da. Sözlük demişken, uludağ, itü, ekşi, fü sözlüklerin hepsi bu kişiden bahseder. Ama hepsi aynı zamanda "sözlüğümüzde de yazmaktadır" cümlesini atlamamayı da ihmal etmezler.

    Tipe öl! Bir de taç takmış.
    Sağda solda çok fazla övgü yazısı buldum zamanında. "Değer aga, bu çocuk değerli yani" dedim. Öğrendim ki sözlüklerin her birine rüşvet teklif etmiş, sahte profil açıp yazarlık yapmış ve kendi için "çok iyi çocuk" tarzı yorumlar yazmış. Facebook Hayran Sayfası açtırmış ve ayda bir birkaç resim koydurtmayı unutmamış, üstüne bir de bilgiler kısmına "Fotoğrafları kendisinden izin alınarak facebook profilinden alınmıştır" yazdırmış bu.

    Anlatacak o kadar çok şeyim var ki bu çocuk hakkında, her birine değinip geçeceğim. Araştırma yaparken başlarda inanmamıştım. Hatta Google'a ismini girdiğimde 4. sırada olan bir başlık vardı A.A. Kandırmacası diye. Okuduğumda çok mantıklı gelmeyen ama inandırıcı bir başlıktı. Şimdi yok bu site. Ama şöyle yazıyordu: "Ailem kavga ettiğinde odama çekilip bunları kaleme alıyordum, kitabımda bu tür şeylerin olduğundan haberi olmayan annem 'oğlum kitap çıkardı' diye komşulara götürdüğünde, 'eyvah rezil olduk!' diye tepki göstermişti" diyor Aytuğumuz. Dışarıdan bakıldığında iyi aile tablosu. Fakat bu çocuğun yazdıkları annesiyle babası kavga ettiğinde odasına çekilip yazmadığını gösteriyor.

    Birazdan neler yazdığına gelicem. Türkiye'nin En Genç Yazarı 17 yaşındaki Aytuğ Akdoğan tam bir sahtekâr. Bununla alakalı bir sözlükte şöyle yorum yapılmıştı. "Bence bu haliyle hayranı olunur: 'Helal olsun bu yaşta neler yapmış ...' demek lazım"

    Yaptıkları: uludağ, ekşi ve incisözlüklere rüşvet teklif etti. Çeşitli yerlerde sahte yazarlık yapıp kendini övdü (misal r10.net). Hayran sayfasını kurdurup (hatta belki de kurup) kendisinin sonradan haberi olmuş gibi yaptı. Vikipedi'de kendi başlığını açtı. Blog sayfalarıyla anlaşıp kendisi hakkında yazı yazdırdı. Yazılarıyla değil daha çok resimleriyle ön plana çıkmayı tercih etti. Sürekli yalan söyledi. Olmadığı şeyleri olduğunu iddia edip "fotoğraf sanatçısı, model ve oyuncu"yum dedi. Kendini Seo'cu diye tanıtarak onlarca kişiyi kandırıp kayıplara karıştı.

    Gelelim anlattığı şeylere. Hayranı olduğum zamanlar 2-3 gazete ve siteye röportaj verebilmeyi adını duyurabilmeyi, sadece kendinin yaptığı reklamlarla başardı. Hatta CNN'e 7 dakikalık söyleşi yapmayı da. O sıralar röportajlarını baştan sona okudum. Ama o zamanlar bile kıllandım. Niye mi? Çünkü çocuk çok artist. Akşam'a verdiği röportajında başlığa şunları yazdırmıştı: Aşk ve din felsefesi yazmam normal. Bu genç ne kadar normal. 17 yaşındaki kerata, açıklamasını şöyle yapıyor: "Bu yaşta bu kadar çok şeyi nasıl yazdığımı merak ediyorlar en çok. Dört tane sevgilim oldu, incil'i ve Kuran'ı okudum, hem aşk hem de din felsefesi alanında fikrimin olması anormal bir durum değil yani. Bana küçümser şekilde gülümseyenlere önce kitabımı okuyun diyorum"

    Bu açıklamayı "Boyundan büyük bir işe kalkışmışsın' diyen oluyor mu?" sorusuna karşılık yaptı. Şu artistliğe, havaya bak. Bir arkadaşım Sagopa'ya laf yetiştirmeye çalışan yeniyetmeye "Ulan sen kimsin!" diye bir başlık yapmıştı. Aynısını şimdi ben yapmak istiyorum. "Her yazar gibi tanışmak isteyenler oluyor" falan diyor. "Bana küçümser bakana kitabım diyorum". Kuran'ı ve incil'i okumuş, “Tanrı'yı iyi bilirim ve hakkında da yazarım, ne var ki” diyor. Saçmalığa bakar mısın sen? 4 kızla çıkıp aşk nedir bilirim diyor, o rekoru 10 katı kırmış arkadaşlarım var, gıkları çıkmıyor. Röportaj için adres de bu: http://www.aksam.com.tr/2...sefesi_yazmam_normal.html

    "Karşı tarafı tanıma" taktiği nedeniyle çıkardığı Ben Hep 17 Yaşındayım kitabını aldım. Ama nerden bilebilirdim ki blogunda yazdığı yazıların aynısını kitabında yayınlayacağını? Ne anlamı kaldı kardeşim? Bir de demez mi “blogumda yazılanların yüzde 30’u var sadece kitapta” diye. Sen nasıl bir yalancısın? Sırf insanlar kitapta başka şeyleri bulacaklarını düşünerek alabilirler diye böyle bir işe kalkışılır mı? Şüphesiz senin aklın bayağı yerinde. Böyle oyunları alanında uzman zor düşünür be. 19 yaşına geldiğinde başka bir kitap çıkaracağını söyleyen Aytuğ hala blogunda yazmaya devam ediyor. Eee sen yine aynısını yapacaksın. Hayır her şeyi geçtim kitap ismine değinmek istiyorum. Ben Hep 17 Yaşındayım, 80 devriminde hiç suçu olmadığı halde idam edilen darbe kurbanı bir gence ithafen yazılmış bir şiirin ismi. Aytuğ ise aynen şu şekilde nitelendiriyor: “80 devriminde hiç suçu olmadığı halde idam edilen darbe kurbanı Erdal Eren'e ithafen yazdığım yazının ismi. Onun yaşayamadıklarını yaşayarak yazıyorum.” Sahtekarlığın daniskası.

    Hazır sahtekârlık demişken, ünlü ve beğenilen insanların taklit edildiğini biliriz. Herhangi bir sosyal paylaşım sitesinde sahte profiller yapılarak, kendisini oynayan kişiler vardır. Bu onun çok iyi işler (!) yaptığını gösterir... işte Aytuğ'umuz da düşünmüş düşünmüş başka ne yapabilirim diye. 5 adet profil bastırmış Face'e. Diğer sosyal siteleri bilemem.

    Sözlük maceraları muhteşem bu arkadaşın. Rüşvet verme isteği, uludağsözlük yöneticileri tarafından tasdiklendi. Ancak yine de uludağ'da onu öven birkaç yazar var, aynen itü'de olduğu gibi. Zaten Bilgiagi.net'te yaptığı röportajında da sevdiği siteler istendiğinde sadece sözlüğe odaklanan ve sadece iki tane sözlük ismi veren birinin sözlerine ne kadar inanılır bilmiyorum. Sözlüklerde Türkan Saylan'ın torunu olduğu iddia ediliyor. Bilmem ne kadar doğru ama haklı olmaları mantıklı.

    Kendini aşırı üstün görüyor bu arkadaş. Arkadaş? Lafın gelişi. Artistin teki: Hareketlerinden hoşlanılmayan biri için söylenen halk deyimi. Kitabının arka kapağındaki yazıdan alıntı: "istediğiniz ya da beklediğiniz şeyleri yazıp yazmadığımdan emin değilim, tek bildiğim içimden geldiği gibi yazdığım. Bence olması gereken de bu olduğu için seveceksiniz yazdığım bu kitabı. Beğenmediyseniz baştan okumalısınız, gene beğenmeyecek olursanız, başaramamışımdır". iddiası çok büyük. 17 yaşında ya, blog yazıları var ya, biraz ilgi gördü ya, kendinin reklamını yaparak, kendini yaladı ya, Facebook'ta onun sahtekarlıklarını bilmedikleri için sayfasına üye olan 5500 kişi var ya, 4 sevgilisi olduğu halde aşkı tanıdı ve din kitapları okuyarak Tanrı'yı anlattı ya, beyefendi tam bir dahi oldu. O yüzden diyor ki; "Beğenmediysen bi daha oku. Bak yanlış yapıyosun. Böyle bir bünye. Hala anlamadıysan salak diycem, hayranlardan tepki görürüm, o yüzden ben yanlış yapmış olabilirim yani. O çok küçük bir ihtimal ama olabilir"

    Kitabın arka kapağı demişken http://www.itusozluk.com/...ter.php/aytu%F0+akdo%F0an adresinin 3. maddesini okumanızı tavsiye ederim. Hala gülüyorum buradaki yazarın yorumuna *

    işte en sevdiğim sözlük yorumları...
    http://fusozluk.com/k/aytu%C4%9F-akdo%C4%9Fan
    http://www.eksisozluk.com...aytu%C4%9F%20akdo%C4%9Fan
    http://www.uludagsozluk.c.../aytu%C4%9F-akdo%C4%9Fan/

    Ve sözlüklerden çok beğendiğim bazı alıntılar...
    • bir webmaster forumunda 13 yaşında seocuyum diye dolanıp 100 lercesini dolandıran çocuk
    • facebook'taki en son tatil fotolarını görünce dayanamayıp arkadaşlığıma son verdiğim kişi. sigara migara tamam da bebe'nin triplerini izlemek gereksiz
    • kendisine dair övgü dolu sözler sarfeden facebook kullanıcılarının % 90'ı fake, sözlük kullanıcılarında bu rakam maalesef henüz % 70'lerde seyreyliyor... ha gayret delüganlı
    • aktinde r10.net sitesinde dolandırmadığı kullanıcı kalmamıştır. ayriyetten bu adam ağzına geleni saymıyan da kalmamıştır.
    • dünün dolandırıcısı bugünün edebiyatçısı oldu.
    • kendisi bi o kadar havalı, kibirli ve her b.ku biliyorum havalarındadır

    Resimleriyle ön plana çıkıyor. Yazıları ve resimleri. 51 adet sayfasında fotoğraf var, yarısı kadar blogunda, 2 katı kadar da tüm blogların ve forumların toplamında var.

    Ajda Pekkan'ın falan hayranı olduğunu söylüyor. Bu yorumdan anlamam gereken şunlardır:
    1) Ajda Pekkan gibi büyük birinin ilgisini çekersem, belki beni afişe edebilir.
    2) Ajda Pekkan'ı dinliyorum dersem, insanlar bana daha ılımlı bakacaklardır. Yorumları şöyle olur: Vaay, zamane gençleri dinler miydi? Her açıdan karlıyım. Her açıdan, yaşasın!
    3) Ajda Pekkan'ın hayranları benimle ilgilenebilir.
    4) Ajda Pekkan'ı dinleyen genç çocuk diye haber bile olabilirim.

    Aytuğ Akdoğan çok terbiyesiz bir çocuktur. Yaşına rağmen; içkisi, sapıklığı, azgınlığı, karşı cinse olan düşkünlüğü, dilinin bozukluğu, ahlaksızlığı, kibri, toplumdan arınmış kişiliği onu yerin dibine batırmıştır. Sen daha gençsin be arkadaşım. Akıl yaşta-başta diyaloğuna hiç dalmayalım da zaten savunma için, gereksiz. Çünkü bir ahlak vardır, insanın bi standartı vardır, kendisinin ne olduğunu bildiğinbir seviyesi vardır. Sen, tabuları mı yıkıcan yoksa, kendinden tiksindirecen karar verememişsin. Bu ne düşüklüktür ya. Ne iğrenç (!) bir insansın, kişiliksiz! Hakaret davası açsa bile benim kazanacağım bir durumdasın...

    Aytuğ Akdoğan'la konuştum. Ve kesinlikle yalan söylemiyorum. Her şeye el basar, birileri üzerine yemin bile edebilirim. Ama bunu şanslı kişilerdenim diye demiyorum. Çünkü birazdan diyaloglardan bahsedeceğim. Değeri yüksek o konuşmaların. Şimdi bu kendini yazar sana üslupsuz, adapsız ve 17 yaşına olmasına rağmen her pisliği yapan genç ünlü oldu ya, ünlü olanlardan da hayranlarıyla konuşmaz ya, bu tam tersini yapıyormuş. Ama herkesle değilmiş safsataları falan filan. Msn adresini hiç çekinmeden veren biri kendileri. Ben de bundan nasiplendim tabi. Arkadaşla bi muhabbet başlattım. işte ben senin yazıları beğendim falan diye. Sanki severek okuyan biriymişim gibi davrandım. Alışık o bunlara * Sonra dedim senden şikayetçiyim. Bu dakikadan sonra Aytuğ'u köşeye kıstırdım, çünkü arkadaş onunla ne konuştuğumun fotoğraflarını internete yayabileceğim konusunda emin. O yüzden benimle temkinli konuşuyor ki zaten farkındayım bana siz diye hitap etmesinden. Çünkü yaşıt olduğumuzu da söyledim ona. Nerde kaldık, şikayetçilikte. Nedir dedi isteğiniz? Bak dedim. Kalemin muhteşem ama seni beğenmiyorum, özellikle kendini bilmişliğin seni bitiyor. incil ve Kuran'ı okuyup din alanında uzmanlaştığını düşünmen ve bununla ilgili yazılar yazma ihtiyacın beni delirtiyor dedim. Kalıbımı basarım bunları yazdım ona. O da bana benden isteğiniz nedir dedi. Konuşmak dedim, gel tartışalım. Beni en çok takıldığı mekana davet etti, gel kahvemi iç falan. Taksimde bir bar. Mekan da ona aitmiş gibi, benim alana malana... iyiden iyiye nefret ettim bundan. Böyle bir görüşme yapmak için hayran sayfasına iyi birisin ama sahtekarlığın bu özelliğini geçiyor dedim, öyle davet etti. Aynı zamanda arkadaşlarından çıkardı. Bu msn görüşmesinin ardından, "Bana arkadaşlık ilet, fotoğraflarına bakıp, senin tanıyayım" dedi. iyi diyip geçtim.

    Bir daha da şükür görüşmek nasip olmadı. Ama fırsatımız olsa niye açarım böyle bir sürü konu ona. Bu tartışmacı, sert üslup ve birilerine yargılayıp ne olduğunu söyleme arzusu genetik. Babamdan kaptığıma eminim.

    Gelelim yukarıdaki resme. Oradan okunmuyor olabilir, şöyle yazıyor: Burada yazan her şey gerçek dışı, taraflı ve abartılı yazılmıştır. Bunu yazan kim bilmiyorum ama benim gibi düşünen biriymiş. Aytuğ, Vikipedi'de kendi başlığını açtığında, kendisi hakkında uzuuun bir yazı bulunuyordu. Kısmen okudum. Ancak Vikipedi'ye üye biri olarak bize her gün damga gibi vurulan şey, Vikipedi'nin asla taraflı yazıyı kabul etmeyeceğiydi. Kesinlikle taraflı ve abartılı bir yazı vardı orada. Bu resmi çektiğim zaman uzun bir yazı bulunuyordu orada. Şimdi tekrar bakınca * (Hala çok gülüyorum) şöyle bir şeyle karşılaştım: http://img197.imageshack....g197/1160/aytuakdoan2.png

    Eğer yanlış saymadıysam üç kez "Burada yazan her şey gerçek dışı, taraflı ve abartılı yazılmıştır" yazısının silinip tekrar konulduğunu gördüm. En sonunda duruma müdahale eden Vikipedi ekibi de buna böyle bir çözüm getirme gereği duymuş. Kayda değer olmayan bilgi olarak geçmiş ismi.

    Ama bu hiçbir şey! (: Şimdi ise Vikipedi’de artık onun ismini bulamıyorsunuz. Çünkü silinmiş. Peki hangi gerekçelerle silindi? Neler geçirdi, silinme aşamaları neler? Hepsini biliyoruz. Nasıl mı? http://img265.imageshack....img265/2491/siliniyor.png adresinden resme bakabilirsiniz. http://tr.wikipedia.org/w...action=edit&redlink=1 adresinden bu duruma bizzat şahit de olabilirsiniz.

    Özet geçelim: 28 Temmuz 2010’da 6. madde gerekçesiyle ve “Kayda değer olmayan kişi, grup veya sayfa” ibaresiyle silinen sayfa, yine BiRiLERi tarafından tekrar açılmış. Ancak 9 Ocak 2011’de SAS kararı adı verilen “Sayfayı silme öncesi tartışarak ortak kanıya ulaşma”nın aldığı karara göre “Silinmeye aday sayfalar/Aytuğ Akdoğan” olarak tekrar silinmiş. Ama bu da hiçbir şey. Sayfa yine silinmiş. Nereden mi biliyorum? “Genel 4 - Daha önce silinmiş içerik” olarak bilinen uygulamada bir sayfadaki, büyük ölçüde benzerlik taşıyan herhangi bir isimdeki sayfa ve içerikleri, SAS kararı örnek alınarak silinir. Yani benzer sayfa (kanaatimce birebir benzerlikte) açılmış ancak “Genel 4” kararı ile silinmiş.

    SAS’ın karara, tartışmalar sonucu nasıl ulaştığını merak ediyorsanız ziyaret edebilirsiniz: http://tr.wikipedia.org/w...r/Aytu%C4%9F_Akdo%C4%9Fan
    1 ...