kürtlerin devlet kurma hakkı

entry42 galeri
    41.
  1. '' her ulusun kendi kaderini tayin hakkı vardır. '' söylemi ile sonuca ulaşabileceğimiz, yıllardır süregelen sorun.

    kürtlerin bizzat türk askerleri tarafından uğradığı katliamlar, kürtlerin bırakın devlet kurmayı, bizi bu coğrafyadan kovma haklarını bile doğuruyor. buyrun bi göz atalım;

    dersim katliamı: türkiye tarihinin en büyük katliamlarından biridir. resmi kayıtlara göre 70.000 insanın can verdiği bu katliamda asıl rakamın 300.000 olduğu da söyleniyor. bu vahşeti halk isyan etti diyerek meşrulaştırmaya çalışanlar var, kundaktaki bebelerin bile öldürdüğünü bildikleri halde. ek olarak isyan etti diye katletmeyi hangi insan vicdanı kabul eder ? şimdiden doğrudur diyenlerin sesini duyuyorum ve gezi direnişini hatırlatıyorum. bu direnişte kimilerimiz mevcut düzene, kimilerimiz hükumete, kimilerimiz polise isyan etti. peki öldürülmeyi hakettik mi ?

    1938'de dersim, sürgülenen bebeklere, mağaralara sığınan insanların zehirli gazla öldürülmelerine, masum köylülerin üstüne, 'dersim’de ilk bombardımanın heyecanını unutamam' diyen sabiha gökçen tarafından bomba yağdırılmasına, ailesiz kalan kız çocuklarının bazı ailelere hizmetçi olarak verilmesine, kaçarken farkedilmemek için akrabaları tarafından ağlayan bebeğini öldürmeye zorlanan anneye şahit olmuştur.

    bu katliamdan sağ kurtulan binlerce insan, kara kış yüzünden açlıktan öldü. insanlar açlıktan zehirli bitkileri yediler. çünkü hayvanlar bile katledilmişti, tarlalar yakılmıştı.

    zilan deresi katliamı: zilan bölgesi uçaklarla bombalanır ve on binlerce türk askeri tarafından kuşatılır. toplam 45 köy ateşe verilir ve kundaktaki bebekten 80 lik amcaya-teyzeye kadar 15.000 e yakın insan hunharca katledilir. bazı insanlar cesetlerin altında kalıp ölü numarası yaparak kurtulurlar.

    katliamı gerçekleştiren erlerden birinin ağzından ;

    "kadın, çocuk ve bebeler dahil herkesi, bölgedeki bütün köylerin halkını, binlerce insanı, zilan deresi'ne doldurdular. etraflarını makineli tüfeklerle çevirdiler. makineli tüfeklerin başında bizler, yani erler vardı. ellerimiz tetikteydi ve namlular topluluğa dönüktü. bizim arkamızda erbaşlar sıralanmıştı. elleri tüfeklerin tetiğinde namluyu bize yöneltmişlerdi. onların arkasında, üçüncü sırada subaylar tabancaların namlusuna mermiyi sürmüş bekliyorlardı. biz ateş etmesek erbaşlar bizi vuracaklardı. onlar bizi vurmazsa subaylar onları ve bizi vuracaklardı. tetiğe bastık. binlerce mermi deredeki insan topluluğunun üzerine ateş kustu. kadınların, çocukların, yaşlı, genç erkeklerin korkunç çığlıkları dereyi sardı. bir süre sonra çığlıklar iniltiye dönüştü. ve sonra iniltiler de kesildi. yaşlı ve genç erkeklerin yanında, binlerce kadının, çocuğun, kundaktaki bebeklerin cesetleri bir kan gölü içinde bırakıldı. kurda, kuşa yem edildi. bir süre sonra cesetler koktu, çürümeye terk edildi."

    şeyh said kıyamı: cumhuriyet döneminde kanla bastırılan en önemli kürt ayaklanması olan 1925 şeyh said kıyamı, türklerin kirli politikalara gösterilen ilk tepkidir. şeyh said ve 46 kürt önderi idam edilir. ama katliam bununla sınırlı kalmaz ve türk askerleri karşılarına çıkan bütün kürtleri ele geçirildikleri yerde anında infaz eder. şeyh said kıyamında 80.000 insanın katledildiği bilinmektedir. yaşayan canlı şahitler evlere toplatılarak diri diri yakılan çocuk ve kadınlardan, dinamitlerle parçalanan suçsuz insanlardan, ağaçların arasında gizlenmeye çalışırken, üzerlerine benzin dökülerek, ateşe verilen insanlardan söz etmektedirler. bunun yanısıra binlerce kürt istiklal mahkemeleri kararıyla asılarak öldürülür.

    daha da eskiye gidecek olursak, osmanlı devleti 1. dünya savaşı'nda, 'ermeniler geliyor' söylemiyle kürtler'i iskan değişikliğine zorlamış ve bu politikanın sonucunda 700 bin kürt, yollarda; açlıktan, soğuktan ve salgın hastalıklardan dolayı hayatını kaybetmiştir. bunun yanında kafkas (sarıkamış) cephesi’ne -ölüme- gönderilen ve çoğunluğu kürtlerden oluşan ordu, açlığa ve soğuğa teslim olmuş, bu cephede 90 bin insan kirli bir politikanın ürünü olarak canından olmuştur. 'içerde bir kürt tehdidi, dışardan gelebilecek bir rus tehdidinden daha tehlikelidir' diyen enver paşa, bununla kürtler'den kurtulmayı amaçlamıştır. bunun yanında yemen'e gönderilen kürtlerden ise hiç bir haber alınamamıştır. denilebilir ki, osmanlı'nın 1. dünya savaşı'na girme nedenlerinden biri de tehlike olarak gördüğü kürt potansiyelini bitirmekti. kürtler 1. dünya savaşında 1.5 milyon kayıp vermişlerdir.

    elinizi vicdanınıza koyun osmanlı döneminden beri zulüm gören bu halk isyan etmesinde ne yapsın.
    0 ...