memleket için konuşacak olursak bu durumun artışta olmasının nedeni kadının bizim toplumumuzdaki rolü ve yerinin halen belirsiz ve karmaşık olmasıdır.
kadınlar el üstünde mi tutulmalı?
yoksa "yerini" bilip erkeklerin, yanında haddini aşmayan, erkeğe muhtaç, geri planda mı durmalı?
veya:
kadın, x aile yapısına örnek teşkil edebilecek bir anne mi olmalı?
yoksa kendi kaderini, hayatını şekillendirebilen, iş-eğitim hayatında başarılı bir irade sembolü mü?
bu ve bunun gibi ikilemler, belirsizlikler çoğaltılabilir. belki toplum olarak kadınlara taşıyabileceklerinden çok daha fazla yükler sırtlamaya çalışıyoruz, kimi zaman da belki hayata dair potansiyellerini, hayallerini, kendilerini gerçekleştirebilecekleri fırsatları ellerinden alıyor, onları önyargılardan ve geleneklerden oluşan, geçmişten gelen ve belleklerimize yer etmiş "kadın" imajına hapsediyoruz...
bu anlayış ve davranış kalıbı pozitif anlamda kökten bir değişime uğramadığı ve belirli bir standart çizgiye yaklaştırılamadığı sürece maalesef kadına yönelik şiddet olaylarının zihinsel ve kavramsal olarak engellenmesinde pek fazla yol alınamayacaktır.