Malum bir iskandinav ülkesi değiliz, orta ve batı avrupa'yı geç doğu avrupa ülkeleri kadar bile olamıyoruz. ortadoğu'nun kaotik ülkelerinden hallice bir yapımız var. hal böyle olunca her sabah işte haberlere göz atarken gerilmemek de mümkün olmuyor.
bu sabah gördüğüm haberde bir gazeteci kar topu oynadığı için öldürülmüş mesela... veya tem otoyolu sorumsuzluk ve "aman neyse"cilik anlayışını benimseyenler tarafından kilitlenmiş, mecliste çekiçli kavga olmuş kafalar yarılmış vs.
yalnız konuyu daha fazla dağıtmadan söylemek istediğime geleyim. beni çok üzen hatta hakkında değil sözlüğe yazmak, konuşmak dahi istemediğim Özgecan kardeşimin katledilmesi hakkında bir gözlemim var. beni de bu konuda eleştirebilirsiniz. ülkemin sanatçısı, şarkıcısı, ünlüsü ve ya ünlümsüsü kim varsa konu hakkında sosyal medyada bir şeyler karaladı. bunların bir çoğu haber sitelerinde ilk sayfadan verildi. sizler (bizler) facebook'dan paylaştınız, retweet ettiniz, instagram linkini paylaştınız yeri geldi bana da gelen whatsapp mesajı gibi ekran görüntüsünü attınız. işte; "abi şu adamı/kadını hiç sevmem ama gerçekten iyi demiş..." şeklinde paylaşımlar görüyorum her yerde. son olarak o ses türkiye isimli yarışmada bir yarışmacı Özgecan'a rap yazmış, lanetlemiş zanlıları vs.
Şimdi dönüp baktığımda bu tepkilerden bir kısmının samimi ve içe sığdıramamaktan kaynaklandığını düşünsem de, bu tepkilerin rating getirdiğini görüp ben de iki kelam edeyim, şarkı yazayım veya filli boya viral işine girip ekran karartayım ve renk temasını öne koyarak #simsiyah diye hashtag kasayım düşüncesinde olan kişiler ve kurumlar tarafından gerçekleştiğini gözlemliyorum. ya da sezinliyorum elimde bir samimiyet ölçer yok en nihayetinde. ama sonuçlar çerçevesinde baktığımda tam da ortaya istenilen davranışın çıktığını görüyorum ve bu beni feci şekilde rahatsız ediyor. habere konu olmak, marka bilinirliliğini arttırmak, gündeme gelmek...
ali ismail korkmaz baskılı t-shirt satmak neyse, Özgecan ismini kullanarak prim yapmaya çalışmak da o'dur benim için. sizlerden ricam böyle şeylere prim vermeyin. adamın biri çıkar kimsesiz çocuklar vakfına milyonlarca tl bağış yapar ismini vererek, bunu retweet etmeyin veya facebook'da paylaşıp helal olsun adama demeyin. Özgecan kamu spotu varsa videosunu paylaşmayın. bunlar sosyal sorumluluk değildir. toplumsal infialler üzerinden vampirlerin ve çıkar gruplarının nemalanmasına alet olmayın. bu bir kişi veya kurum olabilir. zaten her halükarda çok büyük kitlesel hareketler ve olgular manipüle edilemez doğal seyrinde gerçekleşir. sizin daha iyi hissettiğiniz ve ifade edebildiğiniz şeyleri gerek maddi imkanlarıyla gerekse kullandığı araçlar ve kitlelere erişim imkanlarıyla yayan her kimse bunların olanağı olarak kendizi kullandırtmayın.
son olarak dediğim gibi bunlar benim hissiyatım belki de yanlış düşünüyorum ama aklımın ucundan geçtikçe feci şekilde rahatsız oluyorum.
