insanlar iyi bir kişi olmaya değil iyi bir kişi gibi görünmeye çalışır.
Bu hep böyle. Yapılanları kör göze parmak sokarcasına yapmanın temeli de budur.
Kant ın ödev ahlakı da bu konuyla örtüşüyor. Mesela; Evli bir kadının toplum ayıplar diye kocasını aldatmaması ahlak dışı bir düşüncedir. Yapılanın, iyi bir şey olmasından ziyade yapılış amacındaki niyet önemlidir.
ben kin tutmayı hiç beceremem, diyip 10 yıl önceki geçmişindekilere küfredip, ah eden insan ironisi gibi.
Bana göre ah etmesi, ben asla kindar değilim demesinden daha samimi, her ne kadar sinirlerinin kontrolünü yapamayını aptal bulsam da.
Mesela ben; alkolü seviyorum, yalanlar söylüyorum. Belki de Çoğu kişinin doğrusu olmayan bir benliğe sahibim. ama bu benim ve kendimle mutluyum. Olduğumun dışında biri gibi davranmıyorum.
Çoğu insanın problemi bu; kendisiyle barışık değil. Kendi doğrularına göre değil başkalarının doğrularına göre yaşıyorlar. Biri veya birilerine yaranmak için benliklerinden vazgeçerek hayatı ıskaladıklarının farkında değiller. Hayat kısa, iyi değerlendirmek lazım.