türkiye, avrupa insan hakları sözleşmesinin 11 nolu protokolüne imza atmıştı. bu protokolle, avrupa insan hakları mahkemesinin yargı yetkisinin daimi olarak kabul edileceğini, ölüm cezasının kaldırılacağını, hiçkimsenin bu cezaya çarptırılmayacağını, mevcut idam kararlarının infaz edilmeyeceğini taahhüt etmişti. hernedense apo yakalanır yakalanmaz bu protoköl saklandığı yerden hortladı.
akp iktidar mıydı o sıralık? tabi ki hayır. o kararın alındığı yerde, anap genel başkanı mesut yılmaz, dsp genel başkanı ve dönemin başbakanı bülent ecevit, mhp genel başkanı ve başbakan yardımcısı devlet bahçeli, başbakan yardımcısı anaplı cumhur ersümer, başbakan yardımcısı dspli hüsamettin özkan, dışişleri bakanı dspli ismail cem, adalet bakanı dspli hikmet sami türk, sanayi ve ticaret bakanı mhpli ahmet tanrıkulu ve devlet bakanı anaplı mehmet ali irtemçelik vardı.
türkiye, 1984'lü yıllardan aponun yakalandığına tekabül eden tarihe kadar hiçbir idam infazı gerçekleştirmediği halde, idam cezası hala yasalardaydı ve hala yasalarda iken, avrupa birliğine üye olunmuştu çoktan. ironik ve kıllandırıcı durumlar. gelelim asıl mevzuya, şimdi arkadaş ille siyasileri suçlayacaksan, in az biraz derinlere oku araştır muhattapların karşında zaten dikilir.
14 yaşındaydım tabi o sıralar internet nanay, haberleri izliyoruz daha dün gibi aklımda. kış günüydü, apo'nun yakalaşını, o uçakta korku nedeni ile saçmaladıklarını izlerken sevinçten dönüyorum odada nasılsa asılacak adam terörist. bekliyoruz asılacak bekliyoruz günler geçiyor, yok. içimizde deli bir öfke diş sıkıyoruz, lanetler yağdırıyoruz derken adam müebbet yedi feryatlar figanlar susturuldu gitti. şimdi gelir mi o idam? evet bir aslan miyav dedi.