bugün festival kapsamında izlediğim film, dünya promiyerini ve ilk gösterimini burada gerçekleştirdi.
Film gösterime girmeden önce +18 almış, ve film hakkında türk yapımı nymphomanic benzetmesi yapılmıştı, uzaktan yakından alakası yok tek ortak nokta cinsellik desek de bu zaten birçok film için gecerli konu. film'in yönetmenleri Lars von trier gibi bir yönetmenle anılmak bizim için çok güzel fakat film'in bir benzerlik yönü yok'' diye de ekledi söyleşide.
Hikaye orjin bir olaymış, Caner Alper ve Mehmet Binay'ın ortak bir arkadaşları (bu arkadaş yurt dılında yaşıyan birisi imiş) birebir aynı yansıtılabilmişmi bilinmez ama hikaye bu ortak arkadaşın hikayesi. ilk bölümler filmi anlamaya çalışmak ve dolayısıyla cinsel bir beklenti içine giriyorsanız (ben şahsen öyleydim) kendinizi fazla beklenti içine sokmayın eli çükünde gezenler için bu kötü bir haber. film genel olarak deniz karakterinin güçlü bir baba figürü ardında kalması, yaptığı şeylerin degerinin bilinmemesi ve kendini varetme sürecini cinsellik üzerinden yürütmesi üzerine (ki ben öyle okudum) bir çok erkekle birlikte olması ve bütün bu yaşananların travmatik sonuçlarını önümüze sürüyor.
Hele bizim gibi dar bir toplumda namus kavramının gereginden fazla düşünlmesi ve bunun bacak arasındaki delikte aranması, hele hele bunu yapanların sadece alt kültür seviyesinde olmayan entelektüel insanlarda da bulunması lan bu dünya nereye gidiyor a.q dedirtiyor. tekrar belirtmekte fayda varki deniz karakteri kurmaca bir karakter değil.
Filmde yer yer boşluklar olsa da , türk sinemasını çok çok ileri taşıyan cesur işlerden bu film. Bir önceki filmlerinde (bkz: zenne) yine toplumsal, yaşanmış bir hikayeden yola çıkmıştı Caner Alper ve Mehmet Binay. Güzel işlerinin devamı gelsin bu güzel insanların, yoksa şu boktan toplumda sinemamız da olmasa anlatacak başka bir mecra kalmıyor elimizde.