hepimiz bir tanrı kavramının varlığıyla yetiştirildik. hoşumuza da gitti her başımız sıkıştığında sığınacak yüce bir gücün varlığı. bizi tanrıya bağlayan en büyük etken ise hiç hissetmediğimiz kadar güvende hissettiren tanrısal bir adaletin varlığıydı şüphesiz. kötüleri cezalandıran, iyileri koruyan ve bize şu koskoca dünyayla savaşabilecek cesareti veren yüce bir yargı organı... iyi olmak için çaba gösterdik dünyanın tüm kötülüklerine karşı çünkü biliyorduk tanrının hep iyileri kollayacağını.
ama bir şeyler ters gitti sanki... zaman geçti. büyüdük. yenildik, yenildik... ve her yenilgi bizi biraz daha yıprattı ve biraz daha açıldı gözlerimiz... biliyorum sadece ben değilim gördüklerinden hoşlanmayan. kötülerin kazandığını, iyilerin ezildiğini görüp yıllardır inandığı doğrulara lanet okuyan. gırtlağımıza kadar pisliğe battığımızı ve bize vaad edilen cennetin bu dünyadan çok uzaklarda oluduğunu anlayan.
şimdi ağlayarak diz çöküyorum ve dua ediyorum ümitsizce kime dua ettiğimi de bilmeden. lütfen bir tanrı olsun; duysun çığlıklarımızı ve anlam kazansın tüm bu anlamsızlıklar. aksi takdirde geri vermek istiyorum var olmayan bir tanrıya adadığım hayatımı.*