adını malum üniversite'den alan, cambridge ile birlikte britanya'nın ve hatta dünya'nın en büyük üniversitesi'nin etrafına konuşlanmış şehir. ama cambridge'e göre biraz daha aristokrat.
bu arada şehir dediysem daha çok büyükçe bir köy gibi düşünün. her yer öğrenci. ama şehir british kültürü diye bağırıyor. mimarı tamamen orta çağ britanyası. her yerde 2-3 katlı taş veya ahşap evler var. hatta koskoca şehirde sadece bir kaç tane apartman gördüm. (onlar da genel olarak oxford üniversitesi'ne ait binalar) yoldan geçerken bu orta çağ havası esen evlere bakıp "lan herhalde burada oxford'un zenginleri oturuyor" diye düşünürken evin dev ahşap kapısı açılıyor ve içeriden elinde t-cetveliyle bir öğrenci çıkıyor. evet bu saray gibi evler genelde öğrenci yurdu, olmadı öğrenci evi.
gece klübü fazla yok. daha çok pub'lar popüler... insanlar dersten veya işten çıktıktan sonra eve gitmeden publara uğrayıp 2-3 bira içip sohbet ediyorlar sonra da evlerine gidiyorlar. sosyal hayat bundan ibaret. zaten 7 gibi her yer kapanıyor. yine de 1-2 gece klübü var. o kadar da olsun zaten. zira burasının bir öğrenci şehri olduğunu unutmamak lazım.
yolunuz düşerse, dukes of cambridge'e bir uğrayın. güzel bir kokteyl barı...
bir de görülmeye değer ashmolean müzesi var. giriş ücretsiz sadece en üst katta ücretli bir bölümü var ama o kata çıkana kadar abondane olduğunuzdan o kısma girmeden çıkıp gidiyorsunuz. zira hayatımda gezdiğim en büyük tarih müzesi burasıydı. adamlar eski mısır uygarlığından başlayıp modern çağlara kadar her uygarlıktan eserleri sergilemişler. burada ingilizlerin dünyayı nasıl sömürdüğünü bir kere daha görüyorsunuz. zira orta çağ'dan önce avrupa'da bir numara olmadığından dünyanın her yerinden eserleri araklamışlar. istanbul'dan bizans'a ait eserler mi istersin, japonya'dan samuray kılıçları ve zırhları mı istersin, mısır'dan mumyalar mı istersin, hepsini araklamışlar.
tüm bunların dışında da bir numarası yok. ama güzel, huzurlu bir şehir. atmosferiyle "burası britanya kardeeeeş !!" diye bağırıyor gerçekten...