her

entry106 galeri
    68.
  1. best writing, original screenplay oscar'ını almış, Joaquin Phoenix'in baş rolde döktürdüğü, 2013 yapımı film.

    --spoiler--
    ilk olarak teknik detaylardan bahsetmek istiyorum. bir filmde seçilen renkler, kıyafetler, çevre, yardımcı oyuncular, müzikler bu kadar mı güzel olabilir? benim açımdan hepsi ayrı ayrı inanılmazdı. özellikle seçilen renkler ve müzikler beni benden aldı, hala uzun yolculuklarımda filmin soundtracklerini dinleyip camdan dışarıyı izliyorum. ayrıca sahne çekimleri, kamera açıları, küçük detaylar bunlar hep emek ve uzun süren planlama gerektiren şeyler. gerçekten çok güzel bir tarz yakalamıştı film. izlediğim dönemde gönlümü fethetmişti bu konularda.

    filmin konusuna gelecek olursak... işletim sistemine aşık olan bir adam, tamam zaten bunu herkes biliyor fakat aslında anlatılmak istenenin bu olduğunu düşünmüyorum. ben bu filmin uzun mesafe ilişkilerini de bu kadar deştiğini düşünmüyorum. filmin deştiği metin, teknolojinin gelişmesi ile birlikte artan insan yalnızlığı. theodore, inanılmaz ağır bir bunalımın içinde. düşünsenize çocukluk aşkınız ve aynı zamanda eşiniz olan insanla ayrılmışsınız, üzerine yaptığınız iş başka insanların mutlu günlerine küçük mektuplar yazmak. bu depresyon durumundan onu kurtarabilecek kimse yok çevresinde, ev ile iş arasında git gel yapıyor başka hiçbir şey yapmadan. sokakta gezen hiçbir insan böyle bir adamla ilişki yaşamak istemez. insanlar sağlıklı insanlarla ilişki yaşamak ister. bu yüzden sosyal medya'da her fotoğrafı gülüp eğlenerek olan insanlar, böyle olmayan insanlardan daha fazla ilişki yaşar. ha bu ilişkiler ne kadar sağlıklıdır, sürekli bir yalanı yaşamak mıdır? bu şu an ki konumuz değil. konuya geri dönelim; theodore, böyle bir durumda iken kendisi ile koşulsuz şartsız ilgilenebilecek bir "şey" ile tanışıyor. o da samantha. işte bu nokta benim için çok önemliydi, çünkü theodore kendisinden sıkılmayacak ve egosunu theodore'un egosundan öne koymayacak birisi ile konuşmaya başlıyor. böylece iyileşme sürecine giriyor.

    iyileşme sürecinde, kodlardan oluştuğunu bilmesine rağmen aşık olabileceği bir şey var ortada. buradan sonrasında çevrede ki insanların görüşleri etkilemişti beni biraz. insanlar kolay bir şekilde, işletim sistemi ile olan ilişkileri kabul etme eğilimindeler. bunun bir önce ki ayağı, uzak mesafe ilişkisiydi. hiç tanımadığın, koklamadığın, dokunmadığın bir insanla ilişki yaşamaktı. peki bu aşk mıydı? buna karşı çıkanlar olabilir pek tabii ama bence değildi. çünkü aşk kimyasal bir olay, hiçbir etkileşim olmadan bu kimya nasıl olabilir ki? bence bu sadece beyinde ki dopamin artışına bağlı olan bağımlılık durumu. kendini birisi ile konuşurken mutlu hissedersin ve tekrar konuşmak istersin. sadece bu. filme geri dönersek... insanların bir önce ki nesilde internetin yaygınlaşması ile hızlı bir şekilde kabul edip, hayatına soktuğu uzak mesafe ilişkileri gibi; işletim sistemleri ile olan ilişkide hızlıca kabul edilir bir hal alıyordu. tek eksik olan şey ilişkilerin derinliği oluyor bu tarz durumlarda. ya telefonun ya da ekranın diğer ucunda ki kişi senin istediğin kişi olmaya çalışıyor, kendisi olmak yerine.

    bunu aslında çevremizde de görebiliriz. ilişkiler eski derinliklerinde değil, insanlar basma kalıp kriterler yaratıp sadece onlara uyan insanlarla birlikte olmaya çalışıyorlar. çoğu insanda bu basma kalıp kriterlere uydurmaya çalışıyor kendisini. sokağa çıkın bakın, o kadar çok aynı tipte insan görebilirsiniz ki. diğer gün baktığınızda hangisi hangisi seçemezsiniz bile. bu insanlar aslında kim, ne olmaya çalışıyorlar asla bilemeyiz. çünkü onlar günün koşullarında kendilerine eş bulabilmek için, kendileri olmayı bırakmış insanlar...
    --spoiler--

    velhasıl kelam, film ilk izlediğimde beni kendine hayran bırakmıştı. ikinci defa izletti kendisini. kesinlikle izlemenizi önerdiğim bir film, gerek konu gerekse teknik detaylar itibarı ile.
    4 ...