isa'dan beri kanıyorum.
hayatımı kaplayan bir renkti siyah
siyah bira, siyah viski ve afgan!
ne istiyorsun göğsümdeki diyardan
bulutların üzerinde oturan büyük adam
ben senin o tersine biten ağaçlarını düz ediyor muyum?
güneş açtı
donmuş sakuralar eridi ve soldu kırmızı rengi kanımın
oturup bir veda hutbesi yazdım
mayakoski meydanında yumruklaşırken
ya da kallavi bir cigarayı ateşlerken
bağrında varoş bir kaldırımın
okunması gereken
denize bakan bir tepede
saçlarının arasından esen bir fırtına
dökecek yapraklarımı ölürken ben bir sakura gibi
cenazeme gel,
sana tom waits'den bir şeyler mırıldanacağım