mantık çağının mimarı.paris'ten*,sırf orada kafası dağılıyor diye kaçarak hollanda'ya yerleşti.çevresinde yamakları,başında patronlarıyla istediği gibi çalıştı,matematik ve mantıkla ilgili bissürü eserler verdi.sonraları stockholm'e kraliçe christina'ya mantık dersleri vermek üzere gitti.
kraliçe derslerini yatağına uzanmış durumda dinlerdi.çoğu zaman çıplak olurdu.ama işin en berbat yanı isveç sarayı, onyedinci yüzyılın avrupasının başka her tarafı gibi pire dolu bir yerdi.christina, o zaman ki zanaatçılara sipariş vermiş, kendine altın ve gümüşten minyatür bir top döktürmüştü. yattığı yerden o topla vücudundaki pireleri vuruyordu.bu yüzden çıplaktı.iyi nişancı olduğu da söylenirdi.majesteleri her gün bu yolla oyalanırken,descartes ayağında hollanda tipi pantolonla ona varlığın şüphe edilemezliği altında yatan kusursuzluğu anlatıyor,bunu rasyonel yanlılığının bile tahammülü dışında buluyordu. çok büyük bir hızla sinirli bir insan haline geldi ve saraya gelişinden sadece bir kaç ay sonra düşüp öldü.kraliçe ise otuzyedi yıl daha yaşadı ve pek çok da pire öldürdü.