SUda yüzen evleri ile de beni çok etkilemiş şehirdir. Ayrıca lale ve lale tohumu satan çiçekçileri de. Bir de Amsterdam' a giderseniz mutlaka Madame Tousseaud müzesine de uğramalısınız. Evet Amsterdam' da turistler için pek çok para tuzağı var ama Madame Tousseaud onlardan biri değildir bence. Eğlenebileceğiz, bol bol fotoğraf çekebileceğiniz bal mumu heykellerle doludur. Seyahate yalnız çıkmayı tercih eden biri olduğum ve o zamanlar selfie çubuğu pek de bulunur bir şey olmadığı için fotoğraf konusunda biraz zorlanmıştım fakat çekik gözlü bir gruba takıldım. Ben onlarınkini çektim onlar benimkini çekti. Öyle müze gezisi boyunca gül gibi geçinip gittik. Johnny Depp, Charlie Chaplin ve Obama'nın bal mumu heykelleriyle olan fotoğraflarım favorilerimdi. Bon Jovi' yi görünce de çıldırmıştım. Dam Square' de mutlaka vakit geçirmelisiniz. Kendiniz gibi bir çok turistle karşılaşacaksınız. Özellikle cuma akşamları grup grup insanlar müzik yapıp eğlenir ve marijuana içerler. Siz de aralarına pat diye katıldığınızda "sen de kimsin" demezler * Bu coffee shop'ta ot içebilirsiniz fakat alkol alamazsınız. Alkol alabildiğiniz yerde de ot içemezsiniz. Tüm şehri yürüyerek de gezebilirsiniz. Tek yapmanız gereken tourism information desk'in birine uğrayıp bir harita istemek ve önemli yerleri işaretlettirmek. Amsterdam karışık bir şehir değildir. Ayrıca benim gibi tek başına sıkılır gibi olursanız imdadınıza "hop on-hop off" adı verilen kırmızı sightseeing otobüslerini kullanabilirsiniz. Her dilde anlatımı mevcut olan kulaklık sayesinde önünden geçtiğiniz her nokta hakkında bilgi alabilir, istediğiniz durakta inebilir o bölgeyi gezebilir ve daha sonra yine aynı duraktan sıradaki otobüse binip şehir gezintinize devam edebilirsiniz.