aşk acısı saçmalığı

entry14 galeri
    11.
  1. sevgi meselesi çok enteresan meseledir aslında...

    şöyle bir dönüp baktığımızda ne çok şeyi seviyoruz. bir kediyi ya da köpeği ya da başka herhangi bir hayvanı. ne bileyim bir yemeği mesela çok seviyoruz. futbol izlemeyi çok seviyoruz çoğunlukla. içmeyi seviyoruz, dağıtmayı, şarkı söylemeyi, dans etmeyi...
    aile bireylerini, arkadaşlarımızı ve de bir karşı cinsi seviyoruz.

    ama ne var biliyor musunuz? yukarıda saydığım tüm o şeyler için madalyonun öbür yüzü de mevcuttur. yani senin sevdiğin bir şeye bir başkası nefret duyabiliyor. peki neden farklı? yani neden herkes aynı şeyi sevmiyor. zevkler ve renkler deriz çoğunlukla. ama aslında öyle değildir. tabi ki bilimsel bir gerçeklikle söylemiyorum bunu, yazdığım ve yazacağım şeyler koca bir "bence" içermektedir.

    şunu hiç düşündünüz mü? hemen hemen hepimizin başından geçmiştir, eskiden çok sevdiğimiz bir yemeği artık sevmeme hadisesi. ağız aynı ağız, dil aynı dil, mide aynı mide... peki neden önceden bayıldığımız patlıcan oturtmayı artık sevmiyoruz da karnıyarığa bayılır olduk? ya da belki de patlıcandan temelli nefret ettik değil mi?

    şöyle de bir hede var aslında. müziğe 1-6 yaş arasında pop dinleyerek başlarız, sonra birden rapçi oluruz, sonra belki metalci belki rockçı belki bluescu belki popçu oluruz. bakın sevdiğimiz şeyler yine değişti değil mi?

    gelelim karşı cinsi sevme meselesine...

    tamamen vücudumuzun bize oynadığı oyunlar silsilesidir karşı cinsi sevme meselesi. vücut kimyamız ara sıra duygusal güncellemelerle güncellenir. hani şu milleti el ele gördüğümüzde ahh ahh çektiğimiz zamanlar... hatırladınız değil mi? ben de isterem moduna bürünürüz ve başlar radarlar çalışmaya. o anda dış görünüş ya da sevimli bir hareket belki cool bir hareket ne bileyim herhangi bir eylem ya da hal ilgimizi çeker ve radar zön zön zön diye sinyallerini gönderir beyine. beyin bu durur mu kalbe der ki sürprizz!! vışşş ederekten erir kalp oracıkta, enee bir bakmışsın deli divane olmuşsun. normalde aptalca bulacağın düzinelerce hareketini görmez olmuşssundur. kötü yanları, "lan ayrıl benden götverenin tekiyim ben" dese de senin için o kişi doğru insandır, dürüst insandır aman tanrım didimdir.

    peki soruyorum o anda sempatik gelen bir kül tablası olsaydı? hönk dedin değil mi? neyse kül tablası meselesine tekrar döneceğim ama unutma bu hikayede kül tablası en iyi yardımcı oyuncu ödülüne aday...

    sonra ilişkinin büyüsü dediğimiz cicim ayları bitince duraklama dönemine girilir. derken fetret devri başlamıştır ohhoo ilişki böyle boşlukta sallanıyor falan durum vahim. sorgulamalar başlar "yok ben bunu tanıyamamışım" cümleleri döner beyinde, arkadaşlarla paylaşılır.

    ama asıl soru şu sorulması gereken: ee abi sen acaba tanımaya gerçekten çalıştın mı? yoksa inanmaya meyilli miydin?

    velhasıl kelam büyük kavgalar başlar. seni lanet olası zenciler mi denmesin "senin tek sorunun o koca götün" diye atarlar mı yapılmasın. böyle "sen kimsin lan? adını söyle bana adını" tadında salak salak kavgalar yani. ve ayrılık çanları çalmaya başlar.

    işte şimdi konumuza dönebiliriz arkadaşlar.

    aşk acısı saçmalığı. evet saçmadır, neden biliyor musunuz?

    tıpkı o anki duygusal hareketlenmelerimizden ötürü nasıl ki aşık olduysak ( öyle sandıysak ) acı çekmeyi istediğimiz için yaşarız. ben neden acı çekmeyi isteyeyim manyak mıyım? diye sorduğunuzu duyar gibiyim. inan bana bu isteminin farkında bile değilsin arkadaşım. çünkü normalde öyle kavgalar yaşadığın birinden ayrıldığında ya da ne bileyim seni aldatmışsa ilişki içerisinde, yol yakınken bittiği için sevinmen gerekir normal şartlarda. sağlıklı olanı budur. ben emeklerime üzülüyorum emeklerimeee diyen arkadaşım! hayır sevinmen gerekir tecrübe kazandığın için. hayat öyle bir hayat ki inanın bana üzülmek için bile zamanınız yok.
    insan istedikten sonra her şeyi ve herkesi sevebilir. bu yüzden bir insanın hayatınızda devamlı olmasını istiyorsanız duygularınızın size yön verdiği bir anda değil mantığınızın ön planda olduğu bir anda seçin bu kişiyi. davranış ve huylarının % 85' inin size uygun olmasına özen gösterin. kalan %15 lik fark ilişkiyi diri tutacaktır. ha bir önemli nokta da şu: partnerinizi seçerken bir ömür boyunu yüzüne bakmaktan sıkılmayacağınız birini seçin. ayılıp bayılacağınız demiyorum, bakmaktan sıkılmayacağınız diyorum buna ayıkın lütfen.

    ve son olarak; inanın bana eğer çok isterseniz bir kül tablasına bile aşık olabilirsiniz ya da aynı kül tablası kırıldığı için delicesine acı çekebilirsiniz.

    edit: nerden mi biliyorum? konya' nın kış soğuğunu bilen bilir. selçuk üniversitesinde okuduğum dönemde, bir kış gecesi elimde nescafe üzerimde sadece bir t-shirt ve bir boxerla balkonda otururken yüzümde donan gözyaşıyla anladım ben bunun saçma olduğunu. nankörlüktü çektiğim acı, sahip olduğum diğer her şeye olan büyük bir nankörlüktü.
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük