başlıkta ki entrylere göz gezdirdim ve genel olarak herkesin film hakkında ki kanısının amy'nin psikopatça planlar yapmasına bağlı olarak kadınlara sataşılmaması gerektiği konusunda fikirler yürüttüğünü gördüğüm. her ne üstte akan konu bu olsada filmin alt metni çok daha farklı şeyler anlatıyordu. bana kalırsa bu filmi, toplumun algısının ne kadar kolay bir şekilde değişebildiğinden bahsediyor ve bu algı değişiminin sebeplerini ortaya koymaya çalışıyor. olaylara farklı perspektiflerden bakıştan tutun, küçücük mimiklerin veya kelimelerin insanlar üzerinde yarattığı etkiyi görmek mümkündü filmde. nick'in topluluk önünde konuşmaya çıkmadan önce eğitilmesi bunu gösteriyordu. insanların görünüşü, bakışları, mimikleri başka insanlar üzerinde çok büyük etkilere sahip.
filmle ilgili gözüme çarpan başka bir nokta, filmin başlarında nick'in objektif gördüğünde veya "gülümseyin" komutunu duyduğunda istemsiz olarak kameraya bakarak içten bir şekilde gülümsemesi oldu. bu direk gerçek hayatın içinden verilmiş bir örnekti. modumuz ne olursa olsun, ne kadar üzgün veya sıkkın olursak olalım kamera karşısında her zaman gülümsemeye programlamışız kendimizi. başka insanlara ne kadar mutlu olduğumuzu göstermeye çalışırmışcasına. nick bu yüzden tepki alıyordu, bir refleks haline dönüşen objektif gülümsemesi nedeni ile...
bunun dışında klasik kadın erkek ilişkilerinin çıkmaza girmesi ve durumun artık bir ilişkiden çıkıp deyim yerinde ise "sidik yarıştırma" olayına dönüştüğünü biraz daha abartarak david fincher dokunuşları ile anlatıyordu film. günümüzde de böyle, çevrenizde ki çoğu çifte baktığınızda nick ile amy'nin olmaktan korktuğu onlarca yüzlerce çift görebilirsiniz. sanırım dünyanın her yerinde böyle, kimse oturaklı bir ilişki kuracak kadar olgun değil.
gözüme takılan diğer noktalar hakkında konuşulanları gördüm tekrar etmeyeceğim. yalnız kendi çapında bir izleyici olarak filmin izleyiciye vermeye çalıştığı alt metni düşünmek yerine, kurgusal hatalarına takılmamanızı öneriyorum. rosamund pike'ın oscar kazanma ihtimali yüksek bana göre, cidden çok iyi bir oyunculuk sergilemiş. özellikle desi'nin evinde ki kamera kayıtlarında kendini yere atma sahnesi bile o oscar'ı kazandırabilir.
"What are you thinking? How are you feeling? What have we done to each other? What will we do?"