Ağızlarda laçka olmuş, klişeleşmiş yeni bir kavram var hayatımızda: Kezban. Mahalle baskısının, toplumsal cinsiyet ayrımcılığının kelimeler aracılığıyla vücut bulmuş hali. Yeni bir akım adeta. Öyle ki kadın gerek karşı cins olsun gerek hemcinsleri olsun sürekli bir kutunun içine hapsedilmekte, hareketleri, sözleri, güzelliği, çirkinliği bu kalıp çerçevesine sıkıştırılarak anlamlandırılmaya çalışılmaktadır. Bu toplumsal baskının en basit ve en somut örneklerindendir aslında. Kadının özgürlüğünü kısıtlanmasından başka bir şey değildir. Kolu kıllı olduğu için "ya kezban derlerse" korkusundan yaz sıcağında uzun kollu giyen kadınlar mı dersin, sevgilisinden ayrıldığından kezban olarak yaftalanmamak için duygularını bağıra çağıra yaşamayanlar mı.. Kadınlar kendilerini özgür bırakmaları ve her türlü etiketleme, yaftalamaya karşı bir demir kadar sert durmalıdır. insanların duygularını istediği gibi yaşaması, paylaşması bu şekilde engellenemez. Benzer yaftalama ve sınıflandırma türleri için (bkz: kaşar, kürt)