kişisel-bireysel anlamda değil kurumsal anlamda kızdığım meslek erbabı.
bir avukat için kazanmak ya da kaybetmek mevzubahistir.haklıyı-haksızı
ayırmak hakimin işidir,işin doğası budur.sonuçta kanuna-kitabına uydurup
vekil olduğu kişiyi-kurumu savunmak durumunda.buraya kadar yanlış bir şey yok.
yani seklen yanlıs birsey yok.bircogu urettigi zararla hayatını kazanıyor.
adamın isi gucu iti-kopegi,ugursuzu-cakalı savunmak-aklamaya calısmak ya da
cahil vatandası-kendi muvekkilini dolandırmak.
ondan sonra da utanmadan avukatlık kamu meslegi mi yoksa serbest meslek mi
diye tartısıyorlar.simdi ben burada ne meslegi oldugunu soylerim ama
konsepte aykırı olur.adam urettigi-yarattıgı zararla yasıyor,hayatını
kazanıyor.boyle bir rezillik var mı?
meslek odasındaki seçilen yönetici adam hukukçu olacak avukat olması
yetmiyor.çünkü baronun seni yargılayan ve cezalandıran bir mekanizması var.
cezalandırdığı zaman da "git kapının orada tek ayak üstünde dur" demiyor.
seni sadece barodan değil meslekten de atıyor.artık avukatlık yapamazsın.
adil yargılama-yargılanma ne demek?adam işiyle özdeşleşmiş meslek odasıyla
özdeşleşmiş.bu koşullar altında adil yargılama olur mu?
sen mahallede ahmetle kavga ettin,dava açtın olay mahkemeye uzadı.
bir de bakıyorsun ki mahkemenin yargıcı ahmetin hısmı-akrabası.
meslekle-baroyla özdeşleşerek yapılan bir yargılama bu duruma benzer ve adil değildir.
meslekle baroyla özdeşleştiğiniz için baroda dönen yolsuzluklara da sesinizi cıkarmıyorsunuz.baro dedigin hukuk kurumu mu yoksa hemseri dayanısma dernegi mi?
baroda donen yolsuzlugun-hırsızlıgın haddi hesabı yok,bir tanesi agzını acıp
sesini cıkarmıyor.boyle bir sefillik-rezillik var mı?
sokaktaki vatandaşı ilgilendiren bir durumdur baronun kimler tarafından
nasıl yönetildiği.avukatın bireysel olarak işini nasıl yaptığı beni ilgilendirmez,kufur eder gecerim.