1) eğer ki çalışmaya gidiyorsanız, gideceğiniz şirketten birisi gelip sizi alacak olsa bile, ne olur ne olmaz varacağınız yerin adresini, telefon numarasını bulun ve yazın bir kenarıya. insanlık hâlidir, dünyanın yetmiş iki türlü hâli vardır; bilemezsiniz.
2) dünya'nın hemen hemen her yerinde geçen $'ları cebinizde bulundurun, lâkin çok büyük bir miktarda değil! zannetmeyin ki yankesiciler sadece bizim memlekete mahsus. eğer yaptırabilirseniz bir terziye gidip pantolon/etek kemerinizin iç tarafına "saklı cep" diktirin; hem kafanız rahat olur hem de kalbiniz.
3) gideceğiniz ülkenin hava şartlarını öğrenin! ve mümkünse bu öğrenmeyi bir kaç kaynaktan, hatta ve hatta o memleketin bir kaç internet sitesinden öğrenin. mesela şu an şubat ayındayız, lakin bu ayda bangladeş nem ve sıcakla boğuşmaya başlamış, tacikistan bizden daha soğuk, etiyopya ise günlük güneşliktir.
4) yanınızda hava değişiminden dolayı -gribe veya nezleye yakalanma durumunuzdan ötürü- hafif dozlardaki * ilaçlardan, ağrı kesici, midenizden şikayetiniz varsa mide ilaçları alın. dışarıdaki eczacılar bizim memleketteki eczacılar gibi "ne vereyim abime/ablama" demeyebilir, temkinli olun.
5) eğer gideceğiniz yerden birilerine ulaşabiliyorsanız "şu an hava nasıl? nasıl kıyafetlerle gelsem uygun olur?" diye arayıp sormaktan çekinmeyin. mesela "afrika sıcaktır" diye bir genelleme hatasına düşerseniz apışıp kalırsınız.
6) iş seyahatine gidenler zaten biliyordur. daha ilk defa çalışmaya ve de uzun süre kalmaya gidecek olanlara bagaj tavsiyesi olarak, eğer ki alt bagaj için verilen limite gelmişseniz ve dışarıda eşyanız kalacak gibiyse endişelenmeyin. yukarıya -kabin- verebilmek üzere yanınızda taşıyabileceğiniz bir 7 kiloluk çekmeli -ki bu 10 kiloya kadar alır ama tekerleklere dikkat!- bir de sırt çantası alıp doldurdunuz mu tamamdır.
7) "uçakta şu bu pahalıdır, ben kolamı suyumu yanıma alayım" derseniz döktürtürler size, denemeyin bile! 330 cc'lik ten daha az miktarda likit şeyleri yukarıya-kabine- alabiliyorsunuz. bu yüzden likit her şeyi valizinize "bir kaç kat sararak!" yerleştirniz.
8) uçakta giyeceğiniz eşyaya dikkat ediniz. eğer yolunuz 5 saatten uzun sürecekse daha rahat bir şeyler takılabilirsiniz. zira basınç değişimini yeteri kadar hissediyorsunuz. ama "yok benim kilo fazlam var, bagajdan ne yapıp edip biraz kurtulmam lazım" diyorsanız ve de takım elbise giyecekseniz, çekin takımı üstünüze. unutmayın ki naylondan olmayan sağlam bir takım elbise -ayakkabı, saat hariç- tam 6 kilo gelmektedir.
9) "havaalanında uçuştan 2 saat önce bulununuz" uyarısına harfiyen uyun! hava koşulları, uçağın durumu, havalimanının yoğunluğu, kontuardaki görevlilerin bilmem ne zamandan beri kurumuş olan iflahları vb. durumlar ortaya çıkabilir, ne olur ne olmaz.
10) kontuardaki görevli, havalimanından ayrılmadan kurabileceğiniz son dostluktur. oradaki görevliye terslenmeyin! sizi bir kilo ile 60 tl'ye ekstra bagaj ücreti kesebilir veya ekstra 2-3 kilonuzu görmezden gelip geçe de bilir. ona göre!
11) uçağa bindiniz, koltuğunuzun bulunduğu sıraya geldiniz ve bir baktınız ki sizin seçtiğiniz koltuğa birisi kurulmuş ve pek de kalkmaya niyetli değil. bazı açık gözlüler -yabancılarda da var- dünya'da sadece kendilerinin vâr olduğunu sanabilir. hiç o kişiyle yüz göz olmadan "kabin görevlisi"ni çağırın ve durumu güzelce izah edin, sorununuz hemen çözülecektir.
12) uçuş esnasında kabin görevlileri ile muhabbetinizi tatlı dillilik ve güleryüzlülük üzerine kurunuz. birçok artısını göreceksiniz.
13) uçağınızdan indiniz ve -eğer varsa- bagajınızı almaya gittiniz ve bir de baktınız ki bagajınızda hasarlar, çizilmeler, soyulmalar var! normaldir! takmayın fazla. zira sizin 40 zahmet çekerek taşıdığınız o bagajı elin adamı bir yerlerinden tutup fırlatıyor, ki o adam bir günde belki de yüzlerce bagajı banta koyuyor.