".... O yıl olmasa da iki yıl sonra o eksik yere isminin baş harfini yazacağım biriyle tanıştım. Ben hiç böyle kaybolmamıştım her santimini ezbere bildiğim bu şehirde. Gökyüzünün bu kadar mavi olduğunu daha önce hiç farketmemiştim. Benim çayım hiç bu kadar şekerli olmamıştı. Ben hiç pazartesileri bu kadar heyecanla beklememiştim. Ben hiç ayakkabılarımın tozunu almamıştım. Bunların hepsini ben yaptım o da öyle bir iştahla yaptım ki yaptığım her şey de mutluydum. Bana bunları yaptıran kadın sonraları zamanımı değerli kıldı, pek geçmedi hayatıma ortak oldu, bir baktım sözler vermişim kimseye veremeyeceğim. Öyle anlamlı öyle anlatılmayacak kadar kifayetsiz biriydi ki. Zaten çok olmadı üç yıl sonra gitti, geldiği gibi gitti aniden. Gelişine de anlam verememiştim gidişini de.
Gittiği gün anlamıştım, denizin de kumsalın da dayımın da ne demek istediğini geç anlamıştım artık, Ben o b*ku biriyle yemiştim şimdi kimseyle yemeye midem almıyordu..."