22 kasım 2014 cumartesi. 'hadi canım sen de. cumartesi gecesi sinemaya mı gidilir? üstelik 3 saat sürecek olan bir filme?' diyen eş dosta inat 'gelmezseniz gelmeyin, ben de tek başıma giderim. bu filmi izlemem lazım' diyerek onları kendi hallerine bıraktığım gece. salonda 20-30 kişi ya var, ya yok. ama deliha full çekiyor tabii. bizim millet ne anlar zaten böyle filmden! neyse, az kişi olsun, sıkıntı yok. salondan çıt çıkmıyor. herkes filme odak halde. 170 dakika su gibi akıp geçti, bir şey anlamadım. kesmedi beni, tatmin olmadım. aynı hafta perşembe günü. tarih bu sefer 27 kasım 2014. 2. izleyiş. ilk seferde gözden kaçan yerlerin üzerinden geçildi. tek seferlik bir film değil zaten, mutlaka 2. kez izlenmeliydi.
filmin bende yarattığı etki o kadar güçlü ki, bu filme gitmek isteyen herkesle gidip, bir daha bir daha izleyebilirdim. derken bizim salonda 1 hafta oynadı ve gitti. sonra internette bir kopyasını buldum. ses ve görüntü çok güzel ama tek bir kusur var. dili japonca mı çince mi ne? amaaaan önemli mi? alt yazılara kaptırınca çok da rahatsız etmez. oturdum, 1 kere de evde izledim. 3. izleyişte kafamda tam olarak oturduğunu söyleyebilirim.
bir bilim-kurgu filminde gülebilir misiniz? güldüm. bir bilim-kurgu filminde ağlayabilir misiniz? ağladım. hayatım boyunca hiçbir filmden bu kadar etkilenmedim. geçen hafta izmir balçova'da denk geldim, gösterimi bitmemiş. yakalamışken bırakır mıyım? girdim, 1 kere daha izledim. manyağım evet. sana ne benim filmimden? sana ne? bu sefer sadece müziklerini dinledim. hans zimmer öyle melodiler dökmüş ki ortaya, büyülenmemek mümkün değil.
film bana çok şey kattığı gibi, benden de çok şey alıp götürdü. artık film beğenmiyorum mesela. bu filmden sonra izlenebilecek filmlere burun kıvırıyorum. adamlar yapılabilecek en iyi filmi yapmışlar oğlum, bundan sonra ne izlesek boş gelecek tabii ki. blurayini 4 gözle bekliyorum. çıktığı gibi alır, bilmem kaç yüz kez daha izlerim. hayatımın filmidir, o kadar.