Hayatıma giren onca insan, sevgililer, arkadaşlar, dostlar, akrabalar..
Etrafımda türlü türlü aşklar, ayrılıklar..
sanki hepsi oyun, herkes alaylı.
aşkı göremeyişi, sahip olamayışlarından insanların.
sadece dokunduklarını görmek şeklindeki varlık anlayışları yüzünden var aşkın yokluğunu savunan yüzlerce insan.
oysa ben yaşadım, biliyorum.
adı aşk olacak kadar iddialı mıydı tartmadım ama;
en son "neyse halim, çıksın falim" dediğimde karşılaşmıştım onunla.
iki vakte kadar demişti kadın,
2nisan'a dikkat et, iki hafta, iki ay, iki yıl..
bana göreyse iki asır..
belki de dünyaca kabul görmüş 'üç vakte kadar' yönelimli cümlelerden sıkıldığımdan beklemiştim ikili zamanları.
ikisini hatırlamıyorum ama sonu dört vakte kadar çoktan gelmişti. dört asır olması beklenmiş, dört gün, dört ay, dört yıl..
kaybolmayan aşk yapsınlar.
benimkinin ömrü kısa oldu, fazla yaşamadı zavallı.
yazık ki arkasından ağlayan da olmadı.
daha kırkı dolmadan bir başkası bulundu, eskisinin çabuk yitmiş ömrü de yenisine koyuldu.
olmasaymış diyorum, yine de olmazmış.
o aşk değil mi ki kapıdan baktırmış, kazma kürek yaktırmış..
adı başkaymış demek ki. Rüyaymış belki, yalancı baharmış mesela..
ya da sadece dönem ödeviymiş; notunu bile vermeden silmişsin gitmiş..