yaşadığın andan ve anladığından ibarettir hayat düşüncesinden yola çıkan önerme.
birmingham sarayı' nda doğan bir kadının hayattan anladığı, gümüş takımlarla ve kurşuni yalnızlıklarla yapılan kahvaltı gibidir. muğla' nın bir köyünde kerpiçten bir evde doğan bir kadının hayattan anladığı, ekmek parası için pazarda sattığı on demet maydonoz kadardır. iki kadın yer değiştirse inanın hayattan anladıkları da yer değiştirir.
17 yaşında daha ilk flörtünde aldatılan bir genç kız için aşk yoktur ve kocaman bir yalandan ibarettir.. oysa 17 yaşında erkek gibi kokan, erkek gibi bakan ve erkek gibi seven biriyle tanışan bir genç kız için aşk ;artık vazgeçilmeyecek en keskin gerçektir.
hayat bazen dokunduklarından, bazen gördüklerinden, bazen kokladıklarından, bazen hatırladıklarından bazen de unuttuklarından ibarettir.
hayatın bir kokusu vardır.evlerin, insanların, duyguların kokuları vardır, yalnızlığın, mutsuzluğun, tutkunun , heyecanın, arzunun kokusu olduğu gibi.
eğer perdeleri sararmış bir evin penceresi önünden geçerken, içerideki solgun ışığı görür ve dışarıya sızan küf kokusunu burun delikleriniz algılarsa, bilirsiniz; içeride yalnızlık vardır, mutsuzluk vardır, terkedilmişlik vardır..
eğer perdeleri açık, kristal avizeleri tavandan sarkan, kahkahaların dışarıya taştığı bir evin yakınından geçiyorsanız, balkon kapısından dışarıya taşan taze meyve kokuları, demli çay kokuları size o evdeki bağlılığı, mutluluğu, sevgiyi anlatır.
hayat anladığın kadardır ve anladığın kadar büyürsün, acı çektiğin kadar olgunlaşır, inandığın kadar yakalar, korktuğun kadar kaçarsın..