brecht'in iyi ve kötüyü aynı karakter üzerinden verme eytişimsel yaklaşımını seçmiş olduğu yapıttır. marksist bir bakış söz konusudur.
batı insanıyla oyun arasında mesafe yaratmak için seçmiş olduğu sezuan kenti insanın insanı sömürdüğü her yeri simgelemektedir. mevcut düzende "iyi"nin zavallılıktan kurtulamadığını gösterip düzeni eleştirirken dinin insanlara buyurduklarının insanı içine soktuğu duruma da değinerek dini eleştiriden de geri durulmayan bu oyunda kötünün soğukkanlılığı, mantıkçılığı ve mantıklılığı ile iyinin sağduyusu ve toplumculuğunun birleşimiyle yeni bir düzen ve bu düzenin hem kurucusu hem de etkileneni olacak yeni insanla dünyanın yaşamaya değer bir yer olacağı anlatılmaktadır.
oyunun sonundaki son deyiş ile seyircinin eve allak bullak, düşünceler içinde gönderilmesi hedeflenerek epik tiyatronun en güzel örneklerinden biri verilmiştir.