yağmurlu bir pazartesi günüydü, o zamanlar ben ilkokul üç'e gidiyorum kız kardeşim de yeni birinci sınıfa geçmiş. kardeşim okula sabah gidiyor ben öğlen gidiyorum. bizim maddi durum o zamanlar kötü gerçi hiç iyi olmadı ki .mına koyim. babam bir kahvede çaycılık yapıyor, parasını da haftadan haftaya alıyor. tabi kış yeni yeni başlıyor, yağmurlar da bastırmaya da başlayacak o sıralar. kardeşime ve bana çizme alınması gerekiyor, çizme dediysem öyle hayal ettiğiniz gibi değil, lastik çizme. biz onu ayakkabıcıdan bile almıyorduk bakkalda satılıyordu o derece ucuz bir çizme yanlış hatırlamıyorsam üç lira falandı. babam sadece bir tane alabilmişti, bu hafta idare edin haftaya ikincisini alırım demişti. o haftada her gün yağmur yağdı ve biz iki kardeş o çizmeyi sırayla kullandık. kardeşim sabahları çizmeyle okula gidiyordu ben öğlen okula gitmem gerekenden bir saat önceden gidiyordum (kardeşim o saatte çıkıyordu okuldan) o okul yolunu o yağmurda yürüyerek yazdan kalma çarıkla gidiyordum ayağım nasıl ıslanıyordu hala unutmam ama hiç sitem etmiyordum. kardeşim beni hep okulun önünde beklerdi o çizmeleri çıkarır bana verirdi ben de çarıkları ona böyle böyle bir hafta gitti. biz yeni bir çizme beklerken babam bu hafta da idare etseniz olmaz mı biliyorsunuz durumlar sıkışık dedi biz hiç itiraz etmeden sorun değil baba zaten biz idare ediyoruz almasan da olur dedik. şimdi ben her yağmur yağdığında o günleri hatırlıyorum her yağmur yağdığında içim biraz daha burkuluyor şans ya yine yağmur yağıyor.