"unutmak kelimesi undan çıkmış. bildiğimiz un yani hamur işi, öyleymiş. unutmak için un ufak etmek gerekiyormuş. birini bütün olarak unutamazmışsın zaten, öyle pat diye unutamazmışsın. öyle yavaş yavaş gidermiş, yavaş yavaş unuturmuşsun. gözleri, kaşı, burnuyla kulağı, sesini yavaş yavaş. unuttuğun zaman da o kişi olmazmış. hatırlamazmış. sonra unuttuğunu unuturmuş. ben unutmak istiyom la. her gün ne zaman unutucam diye soruyorum kendime, her sorduğum zaman da her şeyi yeniden hatırlıyorum ben, daha net. unutamıyorum ben."