akıl yerine kalbin, ruha ve bedene hükmetmesi söz konusudur. kalbin hükmettiği beden, sonbaharda kurumuş bir yaprak gibi sağa sola savrularak rüzgarın, yani aşkının gittiği yöne doğru her şeyden habersiz yol alır. düşünemez, göremez, aşktan başka bir şey bilemez olur. o kuru yaprak, her yere çarptığında bir yanı parçalanır, dağılır, ezilir. aşkın kör ettiği gözleri açılmaz olur. yaşadıklarına rağmen, acısına rağmen dayanır, sever. ve kurumuş bir yaprak gibi olsa da, ellerinin yalnızlığı, boşluğu onu üşütse de, gözlerinin anlamsız bakışı kahretse de, yalnızlık onu her geçen gün yiyip bitirse de yaşar. aşkın ona her geçen gün yaklaşacağını umut ederek yaşar.