kürtçe'nin sözlü kaynaklar ile beslendiğini iddia edenleri de görmüş olduk.
1.si, medleri ataları olarak gören hayalperestlerin bu teoriye ne diyeceği merak konusu,
2.si mezopotamya'nın ana yurtları olduğunu söyleyen kürtler, bilmiyorlar mı ki yazı mezopotamya'da çıktı ve orada yaşayan her halk yazıyı kullandı. hatta sonradan oraya gelen ermeniler bile yazı sistemleri olmadığı için eski yunanca yazdılar. ama yazdılar. bu durumda,
a) kürtler mezopotamya da değildi. (zaten hiç değildi de mankafaların iddiası)
b) yazının beşiğinde yazıyı kullanmayacak kadar medeniyetsiz bir toplumdu
3.sü başka milletlerin idareleri altında kalmaları yazılı eserleri kısıtlayabilir. fakat asla sözlü eserleri kısıtlayamaz. koskoca (!) bir milletten bahsediyoruz.
4.sü türk dil kurumu (tdk), dile giren yeni kavramlara türkçe kökenli sözcükler türetmek ve var olan sözcüklerin etimolojisini çıkartmak için kurulmuştur. yani cahillerin sandığı gibi türkçe'nin bir dil olduğunun ispatı için değil. ispata gerek yok çünkü.
5.si hadi çok eski zamanlarda bir şekilde (!?) yazıyı kullanmadınız, kürtçe yazılı eserler veremediniz. peki 1000'li yıllarda, 1300'ler de, 1500'ler de neredeydiniz?
osmanlı kürtçe'yi mi yasakladı? bahsi geçilen "hegomonya" (zaten hep mağdurlar ya) o dönemde de mi geçerli idi?
velhasılı kelam geçiniz bunları. farsça, arapça, türkçe ve ermenice üzerine kurulu bir dil kürtçe. bunu bütün duygularımdan arınmış bir tarihçi olarak söylüyorum. zaten dilbilimsel araştırmalar da bunu söylüyor.