ha bu demek değil ki bu insanların ölmesi gerekir. çizgiye karşı kurşun olmaz. başta türkiye olmak üzere klavyesiyle ölüm diye bağıranların, bu çizimleri yapıp at gözlüğüyle baktıkları dünyalarında islamofobi olanlardan ne farkı var?
sana göre özgürlük bana göre demokrasi diye isteğe göre standart oluşturulmaz. öldürenlere sorsan maide 33 bunu böyle söylüyor; ben de yaptım der. bir başka ayet bakınca cezayı siz kesmeyin der. ötekilerin inancına göre öldürmeyeceksin der. der oğlu der. şu hayatta her şeyi kitabına göre yaşıyorsunuz da mesele ölüm olunca kurallara uyuyorsunuz.
zaten emperyalistler ortadoğu'yu, afrika'yı kan gölüne çevirmişken bir ülkenin dahi sesi güçlü çıkmıyor. hatta hiç çıkmıyor. arap dünyası denen petrol sayesinde zevke sefa düşkünü olan iki yüzlü ülkeler sus pus. o petrolleri bitince görecekler dünyanın kaç bucak olduklarını. bu coğrafyalarda ortalık güya müslümanlık namına çalışan ışid, el-kaide gibi terör örgütlerine kalmışken, almanya'da pazartesi yürüyüşleri başlamışken bu saldırı bu alevi arttıran bir yakıt oldu.
paris'te o silahların bulunması ve böyle bir eyleme geçilmesi çok ilginç. paris sadece champs elysees ,eyfel kulesi, louvre müzesi, disneyland veversay sarayı ndan ibaret değil. tamam banliyölerin durumu hiç iç açıcı değil; bir çok sorun kol geziyor. ama paris'te belli kesimler çok rahatça iş çevirebiliyor. sonra da 2. sınıf yapım filmlere konu oluyorlar. bu kontrolsüzlük paris'i yer.
not: bu konuyla alakalı olmasa da paris'teki varoşlarını(getto ) anlatan bir film önerim: la haine
