savcı dosyayı kapattıktan sonra 'yargıda aklandık' palavrasının arkasına sığınan 4 hırsız bakan hakkında yüce divanda yargılanmalarına gerek yoktur hükmünde çıkan karardır. akp'li 9 üyenin blok oylarıyla alınan bu karar türkiye demokrasisi için kara bir gündür. pişmiş kelle gibi sırıtan bakanlar acaba yargılanmadan aklanmanın vicdani sorumluluğunu nasıl taşıyacaklar.
"Yolsuzluk yapanlar kardeşimiz bile olsa kolunu kopartırız" diyen Başbakan bu karar sonrası halkın yüzüne utanmadan nasıl bakacak?
2015 seçimlerine aylar kala hangi sıfatla demokrasiden hukuktan bahsedebilecek?
AKP'li Komisyon üyelerinin verdiği kararın anlamı kısaca şöyle;
Yani ne iranlı Reza Zarrab'ın Zafer Çağlayan'a aldığı 700 bin liralık saat, ne ayakkabı kutularındaki paralar, ne Muammer Güler'in oğlunun evinde çıkan para kasaları ve "üç beş kuruş" dediği 1 trilyon civarında para ve ne de Erdoğan Bayraktar'ın "ne yaptımsa Başbakan Erdoğan'ın talimatı ile yaptım" sözleri...
Bunların hiç biri yaşanmamış, olmamış, biz yanlış görmüş, yanlış duymuşuz.
herhangi bir partinin üyesi veya belirli güç odaklarının neferi olmadan salt vatandaş gözüyle gördüklerim çok açık. ülkede ciddi yolsuzlukları açığa çıkmış bakanları koruma altına almak adına görevli savcıları görevden alma yerlerine siyasi güdümlü yeni savcılar atıyarak dosyaya takipsizlik kararı çıkarmak, soruşturma komisyonunda 9 blok oyla yüce divanda yargılanmalarını engelleme ülkem adına utanç vericidir.
madem ''hırsız'' olmadıklarına inancınız tam neden yargılanmalarının önünü tıkıyorsunuz?
adalet bir gün mutlaka tecelli edecektir. 'kuşkunuz olmasın'
