Bir gün Ankara kızılayda yürüyorum şubat soğuğu bir kış... kızla sabah 10 da buluşacağım bi saat erken gittim kıçım donmuş ortalarda dolanıyorum sağa git sola git ısınmaya çabala kestane satan bir amca var yanına çömeldim belli ki sigarayı ağır kullanıyor beyaz sakalları sarı olmuş. All la dedi kestane uzattı bende erkeğim ya para yok cepte kızla buluşacam ona gül almışım al olum dedi al ye şunu az ısın dedi. abi param yok dedim almayım sağol dedim. bana al lan götoş dedi sustum aldım. para almadı sağolsun. dedi kızı mı bekliyorsun dedi .evet dedim. daha çok beklersin dedi bak götün donmuş dedi. sonra sağa baktım sola baktım kimse yok saat 12 olmuş. hanım efendiye baktım salını salını geliyor.
nerdesin sen dedim. saatini unutmuş hanım efendi ben 3 saat bekledim. kıçım dondu. kızı o gün terk ettim. neyse eve gidiyorum atarlıyım karşıdan 3 kişi geliyor ergenim tabi atarlıyım aynı zaman da.
-bana baktılar baktım
-eğildiler eğildim
-kaşlarını çattılar çattım.
-sonra ne mi oldu.
beni bi dövdüler bi dövdüler bi dövdüler gömleğimi yırtmışlar. yere kapandım kaldırıp kaldırıp dövdüler. koltuk altımı atletimi dahi yırtarak dövdüler. sonra kaldırdı hastaneye götürdüler beni. ben hafif ağlamaklı. e o kadar dayak yiyince.
-abi beni neden dövdünüz dedim sesim titrek.
-aşktan kaçılmazzz kardeş dediler. ulan düşünüyorum düşünüyorum ne alaka edebiyatın sırası mı amk sonradan öğrendim niye öğle dediklerini. ben dayak yemeden önce.
-hayır mı la aşık mı olacaz demişim o yüzden dövmüşler beni.
sonra ne mi oldu abilerim canım ciğerim oldular hala gülerler bana. o gün anladım.
AŞKIN YALAN VE KAÇILMAZ OLDUĞUNU AYRICA ACI VERDiĞiNi...