işsizlik

entry662 galeri
    258.
  1. üniversiteye başladığımda öğreneceğim yabancı dilin katkıları ile 3. sınıfta iş teklifleri alırım diye beyaz atlı prensini bekleyen kızlar gibi elim çenemde hayallere dalardım. gel zaman git zaman istiklali ötede nişantaşı beşiktaş beride sürte sürte üçüncü sınıfa geçtik. ne bir iş teklifi ne evlilik teklif eden şirketler hiçbir şey yok. sanırım mezuniyetimi bekliyorlar dedim ben. tabi gücendim biraz onlara. fakat sonuçta iş yapacağız adamlarla biraz tolerans şart. bir dönem uzatmalı da olsa aldım diplomamı. diplomamı almadan evvel bizim okul da paralel ilan edildi tabi. memuriyete bir çizik attık baştan. zaten memur olup napacan ki diyorum kendi kendime. sekiz beş mesai. çalışıyorum taklidine bile gerek duymadan mayın tarlası spades falan oynayıp kendine ne katabilirsin ki echinus diyorum. özel sektördeki olası patronlarıma da içerliyorum günden güne. elinde çiçek bir saat boyunca meydanda hatun bekleyen kekolar gibi hissediyorum.

    havalarda olan burnum yere yaklaştıkça kriterlerim düşüyor. bir şirketin tüm ithalat ihracatına bakamasam da en azından yönetici sınıfından olup oval masanın bir ucunda bir koltuğa da razıydım. bir kariyer sitesinde kendime hesap açtım. cv mi yazdım ve kriterlerimi falan da bir güzel nakşettim. ama öyle başvuru falan yapmaya da elim gitmiyor, nazlıyım, kezbanım erkek halimle. ne yazıcam yha o bana yazsın .s.s triplerim bile var. fakat zaman dostlar, zamanın herşeyin ilacıdır sözünün ne kadar sikik bir deyiş olduğunu işsizken iliklerinize kadar anlıyorsunuz.

    ilk tükenen şey cebinizdeki paranız oluyor. sonra da sırası ile dünya ile ilgili fikirleriniz, ailenizin size tahammülü ve özgüveniniz gittikçe değişip yok olmaya başlıyor. başlarda beğenmeyip burun kıvırdığınız işleri sonraları sıkkınlık hislerinizle sadece vaktinizi doldurmak amacı ile bedavaya bile yapabilecek kıvama geliyorsunuz. ben kendimi en son bir çiğköftecinin dağıtım işlerini yaparken düşünüyordum. tabi o noktaya eve her gelişimde babamın "yine geldi tipinii siktiğiimin.." bakışları ve beni her gördüğünde inceden çenesini çevirip fesüphanallah çekmesi sayesinde gelmiş de olabilirim. özgeçmişimdeki tek eksiklik tecrübe idi. ve bana uygun olan tüm ilanlar da minimum iki sene tecrübe istiyorlardı. çok düşündüm arkadaşlar, tüm ilanlar böyle iken en başta insanlar nasıl iş sahibi oldular diye çok düşündüm. bir kaşık yoğurtla mayalanan sütten yoğurt oluyorsa ilk yoğurt nasıl oldu gibi. ya da şimdiki maymunların insan olmayışı sorunsalı gibi. ateist arkadaşlar bu sorularda ziyade bu tecrübe olayına da biraz odaklansalar ülkecek kalkınabiliriz. onları da biraz bu konuya duyarlılığa davet ediyorum.

    artık sıfırımı da tüketeli çok olunca gemilerimi yakıp aracılık yaptım en sonunda. çektiğim tüm o sıkıntılar aldığım diplomalardan çok daha faydalı oldu. mükemmel bir motivasyon! asla yapamam dediğim şeyi yaptım ve yaşadığım yerden bir atölye sahibini bağlayıp malını fuara soktum. borç harç stand kiralayıp moritanya ve panamadan iki alıcı ile anlaştım. üniversiteden bir arkadaşım ile lojistik kısmını hallettim ve ilk partiyi geçen ay yolladım. demem o ki sevgili genç nüfus, eğer yazgınızda böylesi bir süreç var ise çekebildiğiniz kadar sıkıntıyı içinize çekin. sizin için ne kadar donanımlı bir varlık olduğunuzu size farkettirebilecek en büyük tecrübelerdendir işsizlik.

    sakın ha boşa harcamayın, her anında doya doya çekin o ızdırabı.
    7 ...