bahse girerim ki üçyüz yıl önce de, yüz yıl önce de güzel olan, ve hala güzel kalabilmeyi başarabilen şehir. şehrin tarihi dokusu bozulmasın diye, bir binanın ana caddeye bakan cephesine hiç dokunulmadan sadece iç tarafının yıkılmasına gönlü elverebilen bir zihniyet sayesinde güzel kalabilen şehir.. bir şehir öyle kendi kendine güzel olmaz, güzel kalamaz. kendi kendine bir şehrin anası sikilmez de. eh, bir zamanlar biz de istanbul'u dinlemeye koyulmuşuz gözlerimiz kapalı. gözlerimiz hep kapalı kalmış, görmemezlikten gelmişiz, sesimizi çıkartmamışız, çıkartamamışız. o yüzden lütfen istanbul dünyanın en güzel şehri yakıştırmalarını en azından di'li veya miş'li geçmiş zaman çerçevesinde kullanalım.