Bazen insanlıkla aramda bir sınır olduğunu hissediyorum, bir çizgi.
Düşünüyorum değil, hissediyorum.
insanlar bu iki kelimeyi çok fazla karıştırıyor, bu yüzden yineleme gereği duyuyorum.
Bakıyorum; kimisi tuttuğu takıma, kimisi annesine, kimisi siyasi partisine, ideolojisine, kimi sevgilisine, kimi kariyerine, kimi kedisine bağlı/tutkun; ama öyle ama böyle.
Aslında daha çok "kimi" sayabilirim, ama bu sınırı daha fazla gözüme sokmak öyle çok hoşuma gitmiyor açıkçası.
dönüp kendime bakıyorum,
Birine ya da bir şeye bağlı olamamanın hezimeti var içimde.
bazen düşünüyorum, belki benim bağlılığım da budur diyorum; bir şeye bağlı olamamak.
Bu hissettiklerimi karşılayan kelime bağlanmak değil aslında ama en anlaşılabilir, en anlatılabilir kelime bu gibi geliyor.
Mutsuz muyum, bilmiyorum. içerimde bir şey var bir eksiklik, alışılmış bir eksiklik.
Ne çevremdeki onlarca arkadaşım ne onlarca yakınım giderebiliyor bunu. Bu gibi durumlarda konu asosyalliğe bağlanır ya hani açıklama niyetine yazdım tam da bundan bir önceki cümleyi.
itirafsa, korktuğum bir şey var.
Ben böyle kendimi arıyorken, ya çoktan bulmuşsam?