beşiktaş sempatik bir takım(dı). hala da sempatik bir takım, eskisi kadar olmasa da... her şey gezi direnişi ile başladı. çarşı yüceltildi, beşiktaş omuzlara alındı. ultraslan eleştirildi, galatasaray' a saldırı için bahane olarak değerlendirildi. fenerbahçe de şike soruşturması kapsamında artan antipatisini dağıtmak için değerlendirdi bu değerli olayı,ama bu başka konu. bizim konumuz şimdi beşiktaş...
beşiktaş' a sempati kazandırılmaya çalışıldığını gözlemliyorum. gezi direnişinden bu yana spikerler beşiktaş maçlarında beşiktaş ataklarını, gollerini daha bir heyecanlı anlatır oldu. beşiktaş yere göğe sığdırılamıyor. oysa galatasaray' ın süper ligde oynadığı her takım dillere destanmışçasına övülüyor, 4 maçta bir asist yapan sol açık galatasaray' a karşı oynarken cristiano ronaldo gibiymişçesine anlatılıyor.
tüm bu sempati kazandırma çalışmalarından ve fanatik beşiktaşlıların galatasaray' ın avrupa maçlarındaki tavırlarından ötürü galatasaray' ın bu maçı kazanmasını, kartalın bir süreliğine de olsa zemine pençelerini değdirmesini, lig yarışının zevk kazanmasını istiyorum. '' beşiktaş dağıtır, 4 atar, ezer geçer '' diyen heyecanlı arkadaşlarımıza da 1999 - 2000 sezonunda oynanan ve galatasaray' ın 12, fenerbahçe' nin 2 isabetli şutla tamamladığı, 60 dakikası fenerbahçe yarı sahasında oynanmasına rağmen kanarya' nın 1-0 kazandığı maçı hatırlatmak istiyorum. sneijder, melo, olcan, telles küçümsemeye gelmez arkadaşlar. hele sorunlu beşiktaş sağ beki sneijder, emre, telles karşısında oldukça sıkıntı yaşayabilir.
kısacası '' derbilerin favorisi olmaz '' cümlesinin hatırlanması gereken maçtır. farklı galibiyetlere hazırlanan takımların '' neler oluyor ? '' diye bitirdiği çok maç var futbol tarihinde. brezilya - almanya maçı ne de çabuk unutuldu ?
