iki gün önce yaşadığım iki olaydır. yoğunluktan yazmaya ancak fırsat bulabildim. istiklal de bir kaç işimi tamamladıktan sonra hemen demirörenin yanındaki sokaktan tarlabaşı durağına gitmek için yola düştüm. önümde biri kız biri erkek iki küçük çocuk yürüyordu. sokak çocukları şeklinde tabir edebileceğimiz kılık kıyafetleri vardı. sonra film sahnelerinde beliren bir hal aldı. iki çocuk tam el ele tutuşacakken arkalarından iki adam koşmaya başladı çocuklar ne olduğunu anlamadan çocuklardan erkek olanı çığlık atmaya başladı. o an olduğum yerde çakılıp kaldım. kız çocuğu bir kadına doğru koşmaya başladı. kadının tepesine bir adam geldi , ayağı ile itip arapça konuşmaya başladı . arapça dediysemde sadece "yallah yallah" kısmı diğer söyledikleri türkçeydi. kadın adamdan farklı bir dilde hem ağlıyor hem de oturduğu yerden kalkmıyordu. sivil polisler sokaklarda dilenen suriyeli mültecileri bu şekilde topluyormuş meğer.
azcık ileride biralarını yudumlayan gençler, tavuk döner kuyruğuna girmiş adamlar da onları izliyordu tıpkı boş boş orda duran , gözlerinden yaşlar süzülen ben gibi. anca öyle üzülelim başka bir şey yapmayalım .
bu olayın etkisi ile gözü yaşlı , amk cocukları diye isyan edip yoluma devam ederken , tarlabaşı durağına geldim. burda otobüs bekleyen 19-20 yaşlarında iki suriyeli genç ellerinde kağıt ile otobüsü bekliyorlar. sonra yanımdaki adama sordular adam gelen otobüsü gösterdi, buna binin dedi, fakat çocuklar kağıdı kontrol edince tutarsızlık olduğunu anlayınca yarım yamalak türkçe ile "yok yok " dediler. adam yanlış yazmışlar size ters yazmışlar diyip çocukları ikna etmeye çalışırken otobüs gitti adam da onlara gülüp gitti.
benim hala otobüs gelmemişti , çocuklarda yanımda bekliyordu. sonra ben " hangi otobüsü bekliyorsunuz diyip , azcıkda tedirgin bir şekilde yanlarına gittim. çocuk direk kağıdı uzattı, yazan hatta hemen telden baktım , otobüs eminönü otobüsü taksimden kalkmıyormuş meğer. sonra çocuğa durumu anlattım, telefondaki yazıyı da büyütüp gösterdim. öyle yüzüme bakıp kaldılar, o an biraz tedirgin oldum , sonra biri ileriye gidip ağlamaya başladı. oturup çocuk gibi hüngür hüngür ağladı. nedenini anlamadım ama içinde bulunduğu durumdan gerilmiş olmalıydı. sakinleştirmek istedim ama ona da cesaret edemedim, bilmiyorum korktum. iki olay arka arkaya gelince benim de duygularım iflas etti galiba. sonra otobüsüm geldi onları da aldım yanıma yusufpaşadaki durakta indirdim bende onlar beraber indim. en sonunda otobüslerine bindirdim.
hayatın kimlere nasıl oyun oynayacağını bilemeyiz. otobüste biraz konuştuk çocuklarla onlarda savaştan kaçıp gelmişler. esenyurt'ta uzaktan akrabaları varmış onların yanına gelmişler. türkiye'de oldukları için hem şükrediyorlar hemde isyan ediyorlar.
not: biraz uzun oldu kusura bakmayın ama beni derinden etkileyen bir olaylardı.