türkçe dışında bir dil bilmediği halde "türkçe yetersiz dil" diyebilecek kadar dilbilimci;
tarih bilmediği halde kolombun günlüklerinde "güzel bir camiye benzeyen bir dağ vardı" benzetmesinden yola çıkarak "kolomb'dan önce amerikaya müslümanlar gelmişti" diyebilecek kadar iyi bir tarihçi;
"Önemli olan boy değil, önemli olan soy, soy! " diyebilecek kadar atropolog,
"internete karşıtlığım her geçen gün daha da artıyor." diyebilecek kadar teknoloji uzmanı...
aslına bakarsanız kendisi her haliyle türkiye insanının ortalamasını yansıtıyor.
hayatında halı sahadan öteye gitmemiş adamların ekran başında teknik direktör olduğu,
doğru dürüst iki kitap okumadan tarihi baştan yazan insanların olduğu,
izlediği iki sikindirik tv programına dayanarak uzman doktora "sen yanlış biliyon" denilebildiği,
ziraat mühendisine dedelerinden öğrendiğinden başka bir bok bilmeyen köylülerin tarla işleri öğretmeye kalkıştığı bir ülkeye müstehak olan reisi-cumhurdur.
kabadayılık, magandalık, serserilik bizde polat alemdarlarla, deli yüreklerle göze hoş getirilmeye çalışılmışsa; polat gibi astığı astık kestiği kestik bir cumhur reisi yakışır bize.
cehaletin övüldüğü, göklere çıkarıldığı, okuma yazmayı zar zor sökmüş on milyonlarca insanın "hayat üniversitesi" mezunu olduğu bir ülkede, bu reyiz çıkıp "amarigayı da biz keşfettik, uzaya da biz çıktık lan, var mı itirazı olan?" da diyebilir. hem de bir yudum aslan sütü içmeden!
azıcık kendini geliştiren, okuyan, araştıran, ezber bozan insanların linç edildikleri bir ülkede elbette kitabın ortasından konuşanların değil; kitabın başlığını okuyup sanki hepsini okumuş gibi caka satanların, bilim adamlarının değil, şarlatanların hükmü geçecektir.
ve bu düzen değişmediği müddetçe insanlık marsa kanlı canlı adam yollarken biz de hastası olduğumuz şu medeniyetin şu naçiz ferdi gibi dünya düz mü yuvarlak mı diye tartışırız:
