bir süre sonra kızın cesedini sokağın yanındaki küçük oyuğa atıp.
yürümeye devam ettim.
eskilerin şatolarına benzer parlak ışıklı kocaman bir yere girmiştim.
içinde oda oda bölümlerin bulunduğu insanların elinde çantalarla dolaştığı değişik bir yerdi.
hepsi orada beraber yaşıyor olamazdı.
çok geçmeden biri gözüktü o kalabalığın içinde.
onlardan olmadığı bir gerçekti.
bunu bir ölümlünün ayırt etmesine olanak yoktu.
herkes üstümdekilerden dolayı bana bakıyordu.
çok fazla dkkat çekiyordum.
adımlarımı hızlandırarak gördüğüm kişinin yanına gittim.
arkasını döndü ve
+merhaba mösyö konuşabileceğimiz bir yere gidelim ve sizi bu dünya'ya adapte edelim.
-beni tanıyor musun diye cevapladım.
+sizi tüm dünya tanıyor mösyö lakin bir hikaye olarak asıl siz onları tanıyor musunuz ve tarikatımıza katılır mısınız ?
gördüğüm değişik adamlardan biriydi.
kendi türümden gördüğüm ilk kişiydi.
sarı uzun saçları yeşil gözleri geniş omuzlar ve karakteristik bir yüzü vardı. adı ise armand'dı.