neler yapmadık bu vatan için

entry156 galeri
    74.
  1. Şu sırada dünyada, -ölenlerin yerini dolduran doğanlarıyla- 6.5 milyar insan yaşıyor; bayraklı marşlı 200 "devlet"e bölünmüş 6.5 milyar insan...
    * * *
    6.5 milyar insanın sadece 1 milyarı, dünya nimetlerinden yeterince yararlanan "kaliteli bir yaşam" ve güvence içinde.
    Geri kalanı ise, kademeli olarak perişanlık içinde.
    * * *
    Perişanlıktan yeterince kurtulamamış ülkelerdeki politika kavgaları da bir hayli değişik.
    Kitlelerin tepesinde yöneticiliğe soyunmuş olanlar; yığınlara:
    - Seni ancak ben kurtarabilirim, diye çıkıyorlar ortaya.
    Ve öncelikle de gözlerini, Hazine'den geçinmeli bir koltuğa ve saltanatlı bir hayata dikiyorlar.
    * * *
    Gözlerini, sayısı kısıtlı olan egemenlik koltuklarına dikmiş olanlar arasında, bir kavgadır başlıyor.
    * * *
    Tek karelik bir karikatür içinde şöyle de özetlenebilir o kavgalar:
    Yan yana egemenlik koltuğunda oturanlarla, karşılarında aynı koltukları ele geçirmek isteyenler; birbirlerine işaret parmaklarını uzatmışlar, karşılıklı aynı suçlamayı bağırıyorlar:
    - işte hainler!
    * * *
    Kim bilir kaç bin yıldır süren kavgalar sonucunda varılan nokta ortada.
    Dünya nüfusunun sadece 6'da birinden azı, "kaliteli bir yaşam" ve güvence içinde.
    * * *
    Şu sırada Edirne, -Bangladeş'tekine benzemese de- Meriç ve Tunca nehirlerinin taşmasıyla yine sular seller altında.
    * * *
    1932 yılında, bendeniz 5 yaşındayken de; faytonla, Sinan'ın yaptığı köprülerden Karaağaç'a doğru giderken, Tunca'yla Meriç'in taşarak çevresindeki tarlaları göle çevirmiş olduğunu görürdük.
    * * *
    Yağmurların sellerin; ne Bodrum'da, ne Dalyan'da, ne Marmaris'te yaptıklarından haberimiz vardı.
    Edirne'de henüz elektrik de yoktu, 2 taneden başka taksi de...
    * * *
    Elektriksiz Edirne'de bir de diş doktoru Sait Bey vardı. Dolgu yapmak için diş oyma makinesinin ucunu, ayağıyla makinenin pedalına basa basa döndürürdü.
    * * *
    "Dişçi Sait"in koltuğu; Hazine'den geçinenler koltuğunun tam tersine, kaygı ve korku yaratan bir koltuktu.
    Annem bendenize kızıp sinirlendiğinde:
    - Şimdi seni dişçiye götürürüm, diye çekerdi kulağımı.
    * * *
    Diş doktorlarının muayenehanelerindeki koltuklar; "mevki sahipleri"nin koltuklarından çok daha insan vücuduna uygun "ergonomik" koltuklar.
    Ama cazibesi olmayan koltuklar.
    Ne oralarda oturanlar, oralara oturmak isteyenleri "hainler" diye suçlar; ne de koltuklara oturma derdinde olanlar, oralara uzanmış olanları...
    * * *
    Kanuni Sultan Süleyman, dişleri ağrıyıp apselendiğinde ne yapıyordu acaba?
    Ya Orhan Gazi'nin annesi Mâl Hatun?
    * * *
    Şu sırada aileleriyle birlikte sayıları 10 milyonu aşan atanmışlar ve seçilmişler arasında; Büyük Okyanus'ta Mariana takım adaları içindeki Guam'da, kaç diş doktoru bulunduğunu merak eden kimse var mıdır?
    * * *
    Neden merak etsinler ki, merak etmek ne işlerine yarayacak ki?
    Guam'daki diş doktorlarının da aklına, Silivri'de kimlerin evleriyle dükkânlarını sel sularının bastığı gelmemekte, eminim.
    * * *
    Guam adası, sadece ABD'nin büyük deniz üslerinden birinin bulunduğu bir ada değil, çok değişik töreleri de olan bir ada.
    Örneğin bakire olarak evlenme yasağı var Guam'da.
    Evlenmek üzere olan bakirelerin sorunlarını çözmek için profesyonel bekaret bozucular giriyormuş devreye; tabii bedelleri de ödenerek.
    * * *
    Dünya, bazen Guam adasındaki "bakire olarak evlenme yasağı" ile ilgilenecek ölçüde küçülüveriyor.
    Hem de nerede?
    20 yılı aşkın bir aile dostumuz olan Diş Doktoru Sonia'nın, Solmaz'la haşır neşir olduğu sırada; "Marie Claire" dergisini karıştırırken bekleme salonunda...
    * * *
    Dünya büyük mü, küçük mü; yoksa büyük zannettiğimiz Dünya, gün günden küçülmekte mi?
    * * *
    "Yönetim saltanatı"ndan, "üretim saltanatı"na geçildikçe; köylülük evresi aşılıp, "burjuva enternasyonalizmi"yle bütünleştikçe; 6.5 milyar insandan, -kademeli olarak- 5 milyardan çoğunu, çarmıha germiş olan "perişanlık" da; yavaş yavaş azalacak.
    Edirne'de artık diş doktorları, ayak pedalıyla çevirmiyorlar oyucu gırgır makinelerini.
    * * *
    Kaygı nedeni olan koltuklar, durumlarını sürdürse de; kavga nedeni olanların cazibesi, törpülendikçe törpülenecek.
    Çünkü "bilimsel tarih", "siyasal tarih"e ağır basmakta; nutuklar, emirler, ölümcül kahramanlıklarla bir türlü karanlıktan kurtulamamış olan Dünya; bir Edison sayesinde ışıklar içinde şıkır şıkır.
    Enseyi karartmayın; AB vatandaşlığından sonra, "Dünya vatandaşlığı" da kapıyı tıkırdatmakta...

    çetin altan
    0 ...