ilkokul 1 deyken öğretmenimiz sınıfımıza bir kitaplık almış içini de kitapla doldurmuştu. ve biz sınıfça sene içinde o kitapları kütüphane mantığı ile dönüşümlü okumuş, kimlerin hangi kitabı okuduğunu, hangi kitabın kimde olduğunu gösteren bir çizelgeyi öğretmenimizin deftere işlemesine de şahit olmuştuk.
Sonra okul bitti biz 2. sınıfa geçtik ve öğretmenimiz bize (bugün gibi hatırlıyorum) bu kitaplar ve kitaplık bu sınıfta kalacak ve yeni 1. sınıfa başlayan arkadaşlarınıza bizden hediye olacak demişti. o zamandan beri bu davranış şekli benim de hayat felsefem oldu ve o zaman bu zamandır okuduğum (arşiv gerektirmeyen) her kitabı ya bir arkadaşıma, bir kütüphaneye, ya... bir şekilde hep verdim... okuduğum kitapların bende kalıp raflarda tozlanmasına izin vermedim.