maalesef halkımız arasında çok yaygın olan bir batıl inanıştır.
daha iki gün önce konuştuğum bir işçi, anneannesinin kuran okuduğunu ve daha dünyada televizyon yokken, annesine kuran'da insanların bir kutu içinden görüneceği günlerin geleceğinin yazdığını anlattığını ballandıra ballandıra hikaye etti...
söz konusu anlatım, aktaran cahil için kuran'da her şeyin yazılı olduğuna inanması için yeterliydi. kafadan dalmadım... birbiri ardına bazı sorular sorarak gerçeği kendisinin bulmasına gayret ettim. sorduğum sorula basitti: annesi kaç yaşındaydı? anneannesi ne zaman doğmuştu? bir kaç soru sonra anneannesinin annesini ikinci dünya savaşı yıllarında doğurduğu ortaya çıktı. henüz türkiye'ye gelmemiş olsa da o yıllarda televizyon icat edilmişti. 1950'li yıllardan itibaren türkiye'deki insanlar sinemalarda izledikleri yabancı filmlerden televizyonun varlığını öğrendiler. biraz daha sorgulayınca cahilin anneannesinin kuran arapçası bildiğini sandığını da anladım. efendim eski insanlar osmanlıca bildiği için arapçayı anlamaları zor olmuyormuş ona göre!..
işte inanç böyle bir hastalıktır. inançlı insanlar en basit sorgulamalarla bile aydınlatılabilecek iddialara inanmaya mütemayildirler. yeter ki söz konusu iddia inançlarını pekiştirmeye yarıyor olsun.
sanmayın ki inançlıların daha bilgili olanları anlattığım işçiden farklıdır. evet, onlar yanlışlığı bu kadar basitçe anlaşılabilecek iddiaları hemen yutmazlar ama bir gıdım daha fazla düşünmekle yanlışlığı anlaşılabilecek inançlara aynen bahse konu işçi gibi yapışırlar.
hayır, aptal oldukları için değil, ta çocukluklarından beri dayatılan inançları ve korkuları sebebiyle, inançla ilgili konularda sağduyularını kolayca devre dışı bırakmaya mütemayil oldukları için.
aynı kişileri bir başka dinin inançlarını eleştirirken görün, pek bir sağduyuludurlar...