milletin adamı turgut özal ülkeye "çağ atlatmak" için gecesini gündüzüne katıp çalışmakta, hayatını ülkesi ve halkın refahı için çalışmakla geçirmektedir.
2. boğaz köprüsü'nün yapımı esnasında da özal çalışmaları sürekli kendisi takip eder, gece gündüz çalışır ve gözlemlerdi.
bir gecenin yarısı turgut özal'ın birşey dikkatini çekti. boğazın karşı tarafında üsküdar dolaylarında bir evin bir odasının ışığı sürekli yanmaktaydı.
bir gece, iki gece, üç gece derken özal bir gece dayanamadı ve adnan kahveci'yi yanına çağırarak o evi gösterdi.
"adnan, adamları bir gönder hele o evde kim var, gecenin bu saatinde neden ışık yanıyor" diye talimat verdi.
aradan bir saat geçmişti ki adnan kahveci yanında bir genç ile özal'ın huzuruna geldi. "işte bu genç o evin sahibi başbakanım" diyerek genci özal'a takdim etti.
özal gence baktı ve sordu,
"delikanlı geceleri bakıyorum da ışığın sürekli yanıyor, söyle bakalım sen de benim gibi boğaz köprüsü yapmayı, barajlar yapmayı, ülkeye çağ atlatmayı mı düşünüyorsun?"
genç adam cevap verdi.
"sayın başbakanım, ben ülkemize boğaz köprüsü yapanlar, barajlar yapanlar, çağ atlatanlar için, milli irade ile millete hizmet edenler için geceleri kur'an okuyorum, onlar için allah'a dua ediyorum" der.
bunun üzerine turgut özal'ın gözleri yaşarır ve gence sarılır.