Birgün yaşlı bir derviş, bir kucak dolusu elma ile bayırlar aşan bir genc delikanlıya rastlamış
Bozkırın sıcağında yorgunluktan al almış delikanlının yanakları.
Nereye gidersin? Ne doldurdun kucağına? diye sormuş derviş.
Uzak bir tarlayı işaret etmiş delikanlı.
annem ve babam çalışıyor orada. Ona elma götürüyorum.
Kaç tane diye soruvermiş baba derviş.
delikanlı şaşkın:
insan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç? diye yanıtlamış delikanlı.
bu cevap üzerine derviş utanmış ve,
Usulca kırıvermiş elindeki tesbihi
ve sonra delikanlıya tekrar sormuş;
"ey evlat bunca yıllık hayatımda bana en büyük dersi sen verdin. adını bağışla hele.
adım "recep tayyip'tir derviş dede, diye yanıtlamış delikanlı.
derviş ona el sürmüş duasını okumuş ve yüzüne üflemiş ve ortadan kaybolmuş...