operasyon günlerinde bazı meslekler, o mesleğin icra edildiği mekanlar mühim olmanın fevkinde ehemmiyet kazanır.
hatırlayın vakti zamanında, asker zevatın oturduğu mekanlara, usulü dairesinde bile olsa, girilmesi teklif dahi edilemeyen anayasa maddeleri muamelesi görürdü.
hele hele kozmik falan ne mümkün.
gün gelmiş meclis, askerin polisin operasyon alanı olabilmiş, ne gam.
meclisin vekilleri; meclisi tehditle dokunulmazlıklarının kaldırılmasına müteakip, sivil-resmi emniyet güçlerince yaka paça göz altına alınmış, ne gam.
bir gazete binası, bazı yayın evi büroları; bırakın içlerine girilmesini; bombalarla imha edilirdi, ne gam.
bu günlerde yapılan operasyonlarda, gazetenin birine tebligatla davetiye çıkarılıyor; lütfen deniyor, görüşünüze baş vuracağız; "bize" bir uğrayın.
sorumlu bey, adeta meydan okurcasına; sanki sıkıyorsa gel al sen der gibi davete icabet etmiyor.
operasyonu yürüten savcılık makamı; kolluk güçlerine göz altına alınacaklara dair liste vermiştir. şu şu kişileri alın gelin. usul, şimdilerde önce davet, olmazsa beyan ettiği adrese gitmek; orada da gelmem derse, zor kullanarak göz altı işlemini tamamlamak.
neticede kolluk güçleri davete icabet etmeyen sorumluyu mekana girerek alır.
alır almasına da, bir kısım çevreler ayağa kalkar; medya baskılanıyor; hürriyeti ifade ayaklar altında.
doğudan batıya; kuzeydan güneye haberler bu minval servis edilir; sorumlu beyin mekanının etrafı "sevenleriyle" kalabalık. sorumlu bey mücahit edasıyla nutuk irat ediyor. itiş kakış...
abede abdede alesta bekleyen "malum" medyatörler el çabukluğu haberler geçer dünyaya; Türkiyede bir şeyler oluyor; gazeteciler yaka paça.
algı operasyonu mu diyordunuz?
düşünüyorum da, amiral gemisine girildiği anda neler olur?
mesela dedik.
elemterefişkemgözlereşiş.