hakkında söylenenlere bir takım itirazlarda bulunmak istediğim darbe.
(#26054495) bu entride bluevelve nin söylediklerinin anafikrine katılmamak mümkün değil normal şartlarda. yani bunu münferit bir mesele olarak düşünecek olsaydık eğer. hatta o durumda ayakta alkışlardım. ama şu vaziyette durum bundan çok daha karışık.
öncelikle gazetecilerin hangi sebepten içeriye alındıklarını bilmiyoruz. neticede öyle ya da böyle devlet sırlarını ifşa eden, devletin ileri gelenlerini dinleyen, dinleten birileri var. gülen cemaatine yakın isimler de bir numaralı şüpheli şu durumda.
diyeceksiniz ki, dinlediyseler yolsuzlukları dinlediler. iyi de nereden biliyorsunuz sürecin nasıl geliştiğini? belki 17 aralıktan çok önce de bu kayıtların bazıları vardı ellerinde de hükümete şantaj malzemesi olarak kullanıyorlardı? belki hala bile bazı şeyleri kendilerine saklıyorlar? ikincisi, bu adamların bu dinlemeleri yapmaları, bunları ifşa etmeleri hukuka uygun mu? önemli olan bu.
demokrasiye gerçekten inananların olduğu bir ülkede, bir dini cemaat, devletin kurumlarına "cemaatçi" kimliğiyle yerleşemez. o kurumları, penisilvanyadaki bir islam papasının güdümüne bırakamaz. böyle bir ülkede demokrasiden bahsedilemez. erdoğanı halk seçti, halkın isteğiyle de gidecektir elbet bir gün. peki güleni kim seçti? onun devlet kurumları üzerindeki bu vesayeti ne zaman biter?
burada en çok hak vereceğim konu, bu baskının basın üzerinde daha çok hissedilmesi. bu da bize hükümetin planları hakkında fikir veriyor. hükümetin bu tutumu, "kurbanının önce ağzını kapayıp sonra boğazını kesen canilerin tutumuna benziyor. hükümet önce muhalif basını susturmaya çalışıyor adeta. tabi bu benim izlenimim.
bizim bu konuda yapabileceğimiz fazla bir şey yok. ne yapalım, sokaklara mı inelim? gezi eylemlerindeki tutumundan anladığımız kadarıyla gülenciler bunu istemez, değil mi? öte yandan eylemlerin hükümeti azgınlaştırmaktan başka hiç bir işe yaramadığını da gördük. üstelik bu sefer olası bir eylemde çok sayıda vatandaşımızı kaybedebiliriz.
öte yandan sivil vatandaşlar olarak gülen cemaati gibi örgütlü de değiliz ki hükümete baskı kuralım, entrikalar çevirelim. biz sendikalar güçlensin, örgütlü olmak kötü bir şey değildir, kitleler örgütlensin, hükümete baskı kurabilsin derken de karşımızda iktidarın yanında cemaat beliriyordu.
yani mesele "sıra bir gün size de gelir" meselesi değil. halk zaten elleri kolları bağlanmış, tecavüz için bekletilen bir kurban durumunda. elimizi kolumuzu bağlayanlar kendi aralarında kavgaya düştüler diye bizim de illa taraf olmamız gerekmiyor. çünkü bu kavgada, iki taraf da haksız. ve unutmayın ki bu iki taraf, size kimin daha fazla tecavüz edeceği konusunda anlaşamadıkları için kavgaya düştüler. eğer mit gibi bazı kritik kurumlar da cemaatin eline geçmiş olsaydı, bugün hukuksuzluğun tillahını cemaat yapıyor olacaktı. bunu da gözünüzden kaçırmayın derim.